Kıyasıya rekabetin ve her geçen gün yeni gelişmelerin yaşandığı ticari
hayatta, örgütsel öğrenme yetersizliklerinin panzehiri SYK Danışmanlık, sadece
ulusal değil uluslararası alanda da zirveye yürüyor.
Üretim ve hizmet sektörlerindeki insan kaynaklarını geliştirme, kalite yönetim
sistemlerini kurma ve sürekli iyileştirme ihtiyaçlarını karşılamak üzere 2003
Yılında İstanbulda kurulan SYK, esas olarak Yönetim Sistemleri Eğitimi ve
Danışmanlığı, CE, TSE, HYB, Sanayi Bakanlığı Garanti Belgesi, Marka &
Patent Tescili, Gost-R, UkrSepro
belgeleri ve Dış Ticaret Kurumsal
Hizmetler gibi benzeri konularda hizmet veriyor.
SYK Danışmanlık Kurumsal Danışmanı Erhan Temür, ticari hayatın
bilinmeyenlerini ve zirveye giden yolun ayrıntılarını Boğaziçi Gündem Kurucusu
ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlhan Çabukola anlattı. Özellikle ticaretle
uğraşan okuyucularımızın mutlaka okuması gerektiğini düşündüğümüz Erhan Temür söyleşisini
siz değerli okurlarımıza aşağıda sunuyoruz.
Boğaziçi Gündem: Erhan Bey. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Erhan Temür:
1969 Giresun, Şebinkarahisar doğumluyum. Babamız 1964
yılında Şebinkarahisarın en az gelişmiş bir köyü, Ozanlıya devlet gelmeyince,
Devleti bulmak adına yola düşmüş ve o dönemlere Taşı Toprağı Altın olarak
nitelendirilen İstanbula gurbete gelmiş. Burada hayat mücadelesinde 6 evlat
yetiştirmiş. Bunların ikincisiyim.
Boğaziçi Gündem: İş hayatınız nasıl başladı?
Erhan Temür: 1989 yılında dış ticaret sektöründe gümrükleme işiyle
başladım. 1993 yılında Gümrük Bakanlığı imtihanlarına girerek Gümrük müşavirliği
karnesini aldım. Bu sektörde hizmet verirken firmaların talepleri doğrultusunda
yeni iş kolları açıldı bunları göz ardı etmedik. Bunun üzerine firmalarımızdan
gelen talepler ile yaptığımız araştırmalarda uluslararası kalite yönetim
sistemleri konusunda eğitim almak ve bu sektörde hizmet verme gereği duyduk.
Karşımıza yeni bir açılım olarak marka tescili çıktı. Kalıcı olmak istiyorsanız
öncelikle isminize, markanıza sahip çıkmanız gerekiyor. Marka tescili bu gün
vergi dairesinden vergi levhanızı aldıktan sonraki ilk işiniz olmalı. Şirket
kurduğunuzda ben kurdum demekle olmuyor. Nasıl ki çocuğunuz doğduğunda hüviyet
alıyorsanız firmanız adına da markanızı tescil ettirmeniz gerekiyor. Çocuğunuz
on sekiz yaşına geldiğinde hukuki olarak bir şey iddia edemediğiniz gibi,
şirketlerinizin isimleri başkaları tarafından tescil edildiğinde bu isimleri
kullanamazsınız. Yaptırımları çok ağır olan bir durumla karşılaşıyorsunuz.
Boğaziçi Gündem: Hangi yılda
faaliyete başladınız? Tam olarak hizmetlerinizden bahseder misiniz?
Erhan Temür: 2003 Yılında İstanbul merkezli olarak kurulmuş olan SYK,
taşımış bulunduğu misyon ve vizyon doğrultusunda, Devletin ve Şirketlerin
yeniden yapılanması kapsamında, resmi ve yarı resmi kuruluşlarda da çalışmalarını
sürdürmeyi hedeflemektedir. Tüm resmi ve yarı resmi kuruluşlar ile özel sektör işletmelerimizin içinde bulunduğu
yoğun değişim ve gelişim içerisinde karşılaşabilecekleri her türlü problem için
zamanında, uygulanabilir, etkin, kalıcı ve ekonomik çözümler üretmeyi temel
politikası olarak benimsedik. Deneyimli kadromuzla ve iş ortaklarımızla kalite
bilincinin oluşmasına ve kalitenin tüm soyut ve somut koşullara yansımasına
katkı sağlamaya çalışıyor ve bunda da başarılı olduğumuza inanıyoruz. Birikimler paylaşıldıkça değerlidir.
Boğaziçi Gündem: Sizce Türkiyede şirketlerin yapısı nasıl?
Erhan Temür: Türkiyede şirketler genelde aile şirketi. En büyük
eksiklik yetkiyi paylaşamamak. Yetki
paylaşılmadığında, şirket sahibi işinin başında değilse işine hâkim değilse o
şirketin yürütülmesinde sıkıntılar yaşanıyor. Diğer rakipleri bu arada
kurumsallaşarak onların önüne geçiyor. Bizim amacımız tüm firmaların, tüm
şirketlerin kalıcı hale gelmesi. Bakın şöyle bir örnek vereyim. Ülkemizde 100
yıllık firma sayısı kaçtır sizce? Bir elin parmaklarından daha az. Neden? Çünkü
işletmeleri babalar kurar, oğullar yer, torunlar bitirir. Eğer şirketiniz
kurumsal hale gelmemişse belli bir süre sonra batma aşamasına geliyor. Bizim
burada asıl hedefimiz kalıcı kurumlar, şirketler yaratmak. Şirket yapısında görev
ve sorumluluklar belirlenmemişse, belli bir süre sonra herkes her işi yapmaya
başlıyor ve aslında hiç kimse hiçbir iş yapamamış oluyor. Dolayısı ile o şirket
veya işletme kalıcı olamıyor.
Boğaziçi Gündem: İSO 9001 Belgesi gerçekten şirketler için gerekli mi?
Erhan Temür: Günümüz koşullarında bilgi, teknoloji ve iletişim alanında
yaşanan büyük gelişmeler toplumları kıyasıya bir rekabete ve her geçen gün yeni
gelişmelerin yaşandığı ekonomik bir yarış içerisine sürüklemektedir. Dünya
ticaretinin küreselleşmesi, rekabetin kapsam ve sınırlarını genişletmiş, yarışa
katılanların sayısı giderek artmıştır. Üstelik bu yarışa katılanlar her geçen gün
daha üstün nitelikli olmaktadır. Müşteriler artık daha bilinçli, daha bilgili
hale gelmiş ve müşteri beklentileri en üst seviyeye ulaşmıştır. Artık müşteri
beklentilerini karşılamak yeterli olmamakta müşteri beklentilerinin de ötesine
geçmek gerekmektedir. Değişim hızı artmış, özellikle teknoloji alanında yaşanan
gelişmeler önceden hayal bile edilemeyen uygulamaları mümkün kılmıştır. Artık
değişime ve değişim hızına ayak uyduramayan kuruluşların ayakta kalabilmesi çok
zordur. İşletmelerin ayakta kalabilmeleri ancak tüm sektörlerde müşteri ihtiyaç
ve beklentilerine uygun mal üretiminin veya hizmetin sağlanmasıyla gerçekleşebilecektir.
Bu sebeple, kuruluşlarda, tasarım aşamasından başlayarak üretim, pazarlama ve
satış sonrası hizmetlere kadar tüm aşamaları kapsayan ve sürekli iyileşmeyi
hedefleyen Kalite Yönetim Sistemi'nin uygulanması olmazsa olmaz bir şart
olmuştur.
Boğaziçi Gündem: Dış Ticaret hizmetlerinizden bahseder misiniz?
Erhan Temür: Dış ticaret genelde bizim insanımızın korktuğu ve çekindiği
bir okyanus. Bizler bu okyanusa açılmak isteyen müteşebbislerimize, dış pazar
araştırması, lojistik, kambiyo, gümrükleme noktasında hizmet veriyoruz. Örneklemek
gerekirse, siz Şebinkarahisarda bir ürün ürettiniz ve Alaskada bir alıcınız
var. Bu ürün oraya varıncaya kadar aradaki tüm hizmetleri sağlıyor ve fırtınalı
denizde müteşebbislerimize mihmandarlık, kılavuzluk yapıyoruz. Aynı hizmetlerimiz
ithalat işlemleri içinde geçerli. Unutulmamalı ki kimse sizin yolda
karşılaştığınız fırtınalara bakmaz, onları ilgilendiren gemiyi sağ salim limana
ulaştırıp ulaştıramadığınızdır. Yani kısaca Perşembe Pazarında bulunan Esnaf
Ali bey bize geldiğinde dış ticaret konusunda olsun, kurumsallaşma konusunda
olsun paket hizmet alabiliyor. O yalnızca işine odaklanıyor, biz yükünün %50
sini onun adına sırtlanıyoruz.
Boğaziçi Gündem: Erhan Bey bu keyifli sohbet ve bilgilendirme için size çok
teşekkür ederiz.
Erhan Temür: Bu imkanı bize verdiğiniz için ben teşekkür ederim. Boğaziçi
Gündeme yayın hayatında başarılar dilerim.