İşte Star Gazetesi Editörü, Gazeteci Yazar Muharrem Coşkun’dan Boğaziçi Gündem’e gündem değiştirecek açıklamalar…   Muharrem Coşkun, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, CHP’nin teklifiyle aday olur olmaz ilk demecini Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiğini hatırlatarak, İhsanoğlu’nun yaptığı açıklamaları eleştirdi. Coşkun şunları söyledi. “Atatürk mümtaz bir şahsiyettir, Atatürk’ü inkar, tarihi inkardır' diyor. Ve bizim 90 yıldır klasik laikçilerden duyduğumuz, 'din ayrı dünya ayrı' laflarını tekrar ediyor. Din ayrı dünya ayrı lafı İslam'ı bilen bir insanın söyleyeceği laf değil. Çünkü İslam’ın kendisi hayattır ve bir dünya vadeder. Dolasıyla azıcık İslam’ı okuyup yazan, İslam tarihi bilen insan bu lafları kullanamazdı. Bu laf eski Türkiye’deki klasik laikçilerin kullandığı bir laftır. Dolasıyla Ekmeleddin Bey’in bu sözleri de kendi karizması ve birikimi açısından çok büyük tehlike arz etmiştir. Saygınlığını bana göre yitirmiştir. Çok sıradan adam haline gelmiştir. Bu şunu da gösteriyor babasının kaçmakta olduğu bir sistemi meşrulaştırmaya çalışıyor ve bir anlamda babasının kemiklerini sızlatıyor. İlk icraat olarak da Anıtkabir'e gidiyor. Ben açıkça şunu söylüyorum. Ekmeleddin İhsanoğlu bu adaylık süreci ve yaptığı açıklamalar ile babasının kemiklerini sızlatmıştır. Çünkü babasına sürgün yaşatan bir rejimi övmüştür. Mümtaz demiştir ve o zihniyetin neferi olmuştur” diye konuştu.   Gazeteci Yazar Muharrem Coşkun, Boğaziçi Gündem Gazetesi kurucularından İlhan Çabukol'a günden yaratacak şu açıklamalarda bulundu.   Muharrem Coşkun:İlhan Çabukol: Muhalefet açısından bakılırsa süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda CHP’nin yoğun gayretleri oldu. Neredeyse AK Parti’nin karşısında bütün partiler fikir birliği yaptı.    Türkiye'de hakikaten AK Parti iktidari ile birlikte özellikle referandum sonrası, Cumhurbaşkanını halkın seçmesinin sağlanmasının arkasından şunu gördük; CHP halkı keşfetmek zorunda kaldı. Bunu niye söylüyoruz? Bundan önce CHP’nin güvendiği asker, basın ve iş dünyası vesayetleri vardı. Şimdi ise Türkiye’de askeri vesayet zayıfladı, medya vesayeti zayıfladı, sermaye vesayeti zayıfladı ve bu defa çözümün yolu, iktidara gelmenin yolu, seçilmenin yolu halktan geçiyor. Cumhurbaşkanını halk seçeceği için ilk defa CHP halkı keşfetmek zorunda kaldı. Dikkat ederseniz Kemal Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman olmadığı kadar mekik dokudu. Mesela sivil toplum kuruluşlarına gitti, partilere ve hatta MÜSİAD ile bir araya geldi. Hayatında hiç gitmemişti. Bu şunu gösteriyor, halkın gücünü. CHP gördü. Bu ülkede artık askeri darbelerden medet umma devri kapandı. O zaman geriye halk kalıyor.   BİRİLERİ KULAKLARINA FISILDADI   Muharrem Coşkun:İlhan Çabukol: Ekmeleddin İhsanoğlu ismi hiç ortada yok iken bir anda Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandı. Bu isim açıklanmadan önce, ne CHP kulislerinde, ne MHP’de, ne de kamuoyunda tartışıldı..?    Ben şunu iddia ediyorum. Ekmeleddin İhsanoğlu, ne Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ne de Bahçeli’nin fikri. Asla... Hatta şunu söylüyorum; Kılıçdaroğlu da Bahçeli de sokakta görseler Ekmeleddin beyi tanımazlardı. Dünyalarıyla da alakası yoktur. Hiç bir kitabını okumamışlardır. Bu tamamen, Doğu Perinçek’in, 'Birileri bunların kulaklarına fısıldadı ve bunlar emri vaki olarak aday göstermek zorunda kaldı' sözüne katılıyorum. Ama mızrak çuvala sığmıyor. Militan radikal Kemalistler itiraz ediyorlar. Ve CHP içerisindeki belli bir kanat da bunu söylüyor. Bence haklılar. Ben olsam oy vermem, yani kendi partim benim düşüncemle uyuşmayan birini aday gösterse ben oy vermem.   Muharrem Coşkun:İlhan Çabukol: Sosyal medyada 'Ekmeleddin İhsanoğlu, babası İhsan Efendi'nin kemiklerini sızlatıyor' diye yazdınız. Biraz bu konuya açıklık getirir misiniz?   Ekmeleddin Bey’in babası İhsan efendi çok değerli Yozgatlı bir alimdi. 1924 yılında Medereseler kapatılıp, Hilafet kaldırılınca, Atatürk Türkiye’sinde dindarlara baskı artınca, o dönemde Mehmet Akif ve Şeyhülislam ile birlikte Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan alimlerden. Yani babası CHP Türkiye’sinden, Atatürk'ten kaçıp Mısıra iltica eden bir adam. Şimdi kendisi ise, CHP’nin teklifiyle aday olur olmaz ilk demecini Cumhuriyet gazetesine veriyor ve 'Atatürk mümtaz bir şahsiyettir, Atatürk’ü inkar, tarihi inkardır' diyor. Ve bizim 90 yıl duyduğumuz, 'Din ayrı dünya ayrı' laflarını tekrar ediyor. Yani biz bu lafları klasikleşmiş, basitleşmiş ve 15 yıl önceki eski Türkiye lafları olarak biliyoruz. 'Din ayrı dünya ayrı lafı' İslam'ı azıcık tanıyan bir insanın söyleyeceği laf değildir. Çünkü İslam’ın kendisi hayattır ve bir dünya vadeder. Dolasıyla azıcık İslam’ı okuyup yazan, İslam tarihi bilen insan bu lafları kullanamazdı. Bu laf eski Türkiye’deki klasik laikçilerin kullandığı bir laftır. Dolasıyla Ekmeleddin Bey’in bu sözleri de kendi karizması ve birikimi açısından çok büyük tehlike arz etmiştir. Saygınlığını bana göre yitirmiştir. Çok sıradan adam haline gelmiştir. Bu şunu da gösteriyor babasının kaçmakta olduğu bir sistemi meşrulaştırmaya çalışıyor ve bir anlamda babasının kemiklerini sızlatıyor. Ben açıkça şunu söylüyorum. Ekmeleddin İhsanoğlu bu adaylık süreci ve yaptığı açıklamalar ile babasının kemiklerini sızlatmıştır. Çünkü babasına sürgün yaşatan bir rejimi övmüştür. 'Mümtaz' demiştir ve bu yüz karasıdır.   70'İNDEN SONRA YAKIŞMADI   Muharrem Coşkun:İlhan Çabukol: Peki, aday gösterenlerin bu konuda bir tezatlığı yok mu sizce? Çünkü parti içi de çok tepki aldıMuharrem Coşkun:İlhan Çabukol: Sizce AK Parti’de Ekmeleddin ismi bir hayal kırıklığı yarattı mı? Çünkü Ekmeleddin İhsanoğlu’nun İslam İşbirliği Teşkilatı başında olması için AK Parti’de mutlaka gayret göstermiştir diye düşünüyorum.   Mutkala İslam İşbirliği Teşkilatı'nın başında olması için büyük mücadele eden AK Parti'de de mutlaka bir düş kırıklığı vardır. 'Desteklediğimiz adam bu muymuş?' noktasındadırlar muhtemelen. Ekmeleddin Bey, hem Suriye politikası konusunda hem de Mısır'daki darbeyle ilgili hükümetin tavrıyla çok ayrışmıştı zaten. Kendisi, Cumhuriyet ideolojisini 'din camiye ve gönüllere hapsedilmeli' projesini benimsemiş gözüküyor. Oysa babası tam tersiydi. Merhum Ali Ulvi Kurucu hoca hatıralarında anlatmıştı: Türkiye’de Diyanet Başkanlığı'nda göreve gelecek bir zât, İhsan Efendi ile Mısır'da sohbet ederken, 'Türkiye deki bazı hocalar şapkaya karşı çıkıyorlarmış, ben gidince inadına şapka giyeceğim' demiş. Şaka olarak. Şaka da olsa İhsan Efendi, 'Bunun şakası da olmaz sahtekar, böyle konuşamazsın' diyor. Ve ekliyor, 'Bu millet senin yüzüne tükürür, milletin başına gelen bu ihanetçiler hep kalecek mı sanıyorsun, bir gün bunlar gidecek ve millet gerçek özüne dönecek' diyor. Hatta İhsan Efendi orada vefat etti ve Türkiye’ye gelmedi.   Muharrem Coşkun:BOĞAZİÇİ GÜNDEM GAZETESİ www.bogazicigundem.com