Ramazan ayı öncesi Bayrampaşa’da 5 milyon lira değerinde sahte tereyağı ele geçirilirken, Gıda Yüksek Mühendisi Öğretim Görevlisi Eda Şensu Demir, denetimlerin artırılması gerektiğini belirterek, "Daha anlık denetim yapılması ya da caydırıcı cezalar olması lazım" dedi. Demir, ayrıca sahte tereyağının tüketiciyi aldattığını, üretim sırasında farklı toksik maddelerin gıdanın içerisine girebileceğini bunun da insan sağlığına zararlı olduğunu söyledi.
Ramazan ayına kısa bir süre kala Bayrampaşa’da gerçekleştirilen piyasa değeri yaklaşık 5 milyon lira olan 3 ton ağırlığındaki sahte tereyağı ele geçirilmişti. Ele geçirilenlerin tereyağı olmadığı, içerisine katılan kimyasal maddelerle sarı renge çevrilen bitkisel yağ olduğu tespit edilmiş insan sağlığı için zararlı olduğu belirlenen yağlar imha edilmişti. Operasyon esnasında ise iş yerinde bulunan 2 kişi polis ekipleri tarafından gözaltına alınmıştı. Denetimler Ticaret Bakanlığı ve İl Tarım Müdürlüğü tarafından yapılırken, İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Gıda Yüksek Mühendisi Öğretim Görevlisi Eda Şensu Demir ise bu denetimlerin artırılması ve caydırıcı cezaların getirilmesi gerektiğini söyledi. Demir, ayrıca sahte ürünlerin tüketiciyi aldattığını, üretim sırasında hijyen ve sanitasyon kurallarına hiçbir şekilde uyulmadığı için farklı toksik maddelerin gıdanın içerisine girebileceğini bunun da insan sağlığı için riskli olduğunu söyledi. Demir, tüketicileri etiket okuma alışkanlığı edinmeleri konusunda da uyardı.
Gıda güvenliğinin gıdanın üretimi, hazırlanması, depolanması ve tüketiciye ulaşması sırasında bütün gıda kaynaklı hastalıklardan mikrobiyolojik, fiziksel kimyasal kontaminantlardan uzak tutmak anlamına geldiğini belirten Eda Şensu Demir, "Aslında gıda sektörü bizim için oldukça önemli bir sektör. Tabii ki ekonomik dalgalanmalardan da en çok etkilenen sektör olduğunu söyleyebiliriz. O yüzden gıdalarda çok fazla hile, taklit görebilmekteyiz. Tağşişten bahsetmek gerekirse, gıdanın içerisine katılmayacak bir bileşenin katılması ya da o gıda için önemli olan bir bileşenin, bir miktarının ya da tamamının çıkartılması şeklinde hazırlanması olarak ifade edebiliriz. Tabii ki burada üretici haksız bir kazanç sağlamış oluyor. Tüketiciyi kandırmış oluyor. Burada daha çok taklit ya da tağşiş yapılan ürünler içerisinde bal, süt ürünleri, et ürünleri gibi ürünleri görebilmekteyiz. Tereyağı da bu gruba giriyor. Bizim için oldukça önemli. Tereyağı değerli bir ürün. Tereyağlarının yüzde 80 yağ yüzde 20 su olarak hazırlandığını söyleyebiliriz. En çok gördüğümüz hile ise bitkisel yağların ayçiçek, palm ya da mısır gibi yağların ilave edilmesi ya da margarin ilave edilmesi diyebiliriz. Tereyağına bunun yerine nişasta ya da patates gibi ürünler de katılabiliyor" dedi.
"Aldığımız ürünlere oldukça dikkat etmemiz gerekiyor"
Bir diğer hilenin boya maddesi konulması olduğunu söyleyen Demir, "Genellikle bir üründeki taklit ya da tağşişi ayırt etmek için analiz yapmak gerekiyor. Yani onun kimyasal yağ kompozisyonuna bakılması gerekmekte. Tüketici dışarıdan baktığında hileyi anlayamaz. Analizlerle kimyasal kompozisyonu incelenmelidir. Ancak yağın erime sıcaklığı bir fikir verebilir. Tereyağ vücut sıcaklığında eridiği için oda sıcaklığında sertliğini biraz daha iyi koruyacaktır. İçerisine bitkisel yağ katılan tereyağı ise oda sıcaklığında kolaylıkla dağılacaktır. Tabii ki bu bir işaret olabilir. Onun dışında mutlaka analizlerin yapılması gerekmekte. Sahte ürünler bir kere tüketiciyi aldatıcı olmakta. Üretim sırasında hijyen ve sanitasyon kurallarına hiçbir şekilde uyulmadığı için burada dışarıdan farklı toksik maddeler de gıdanın içerisine gelebilir. Mikrobiyolojik kontaminantlar gelebilir ve bunun takibi yapılmadığı için risk altına giriyoruz aslında. O yüzden aldığımız ürünlere oldukça dikkat etmemiz gerekiyor" diye konuştu.
"Denetimlerin artırılması gerekiyor"
Sahteciliğin ileri versiyonlarının oluştuğunu söyleyen Demir, "Büyük firmalar ya da zincir marketler gıda güvenliği noktasında ISO, BRC gibi gıda güvenliği standartlarına sahipler. Bu standartlardan dolayı da sattıkları ürünün ya da ürettikleri ürünün analizlerini yapmaları gerekiyor. Buna güvenerek bu ürünleri alabiliriz. Onun dışında açıkta satılan ürünleri kesinlikle tüketmememiz gerekiyor bu noktada. Özellikle internet üzerinden satışlar çok fazla başladı ve insanlar sağlıklı gıdaya ulaşmak için köylerden ürünler sipariş veriyor. Ancak hiçbir şekilde denetimin olmadığını söyleyebiliriz. Yani bu noktada denetimlerin daha fazla artırılması gerekmekte. Daha anlık denetim yapılması gerekiyor ya da caydırıcı cezalar olması gerekiyor" diye konuştu.
"Tüketici ürün alırken içindekiler kısmını mutlaka okumalı"
Tüketiciyi etiket okuma noktasında uyaran Demir, "Tüketicinin ürün alırken mutlaka içindekiler kısmını okuması ne yediğini bilmesi, ürünün nerde üretildiğini bilmesi, işletme kayıt bilgisi ya da onay bilgisini takip etmesi sağlığı açısından daha iyi olacaktır" ifadelerini kullandı.