İsrail-Filistin arasındaki gerilim ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, “Bu eylem Netanyahu hükümetine yarar. Ayrıca bundan sonraki süreçte Netanyahu’nun alacağı kararlar çok daha sert olacaktır” dedi.
2 gün önce Hamas, İsrail’e karşı saldırıya geçti. İsrail ve Filistin arasında yaşanan gerginlik sebebiyle yüzlerce insan hayatını kaybetti. Orta Doğu’da tırmanan gerilim hakkında değerlendirmelerde bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, gelişmelerin Netanyahu hükümetine yarayacağını ve Netanyahu’nun da alacağı kararların bundan sonra daha sert olacağını aktardı.
Bu sene tüm eski sorunların tekrar gün yüzüne çıktığı ilginç bir sene olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, “Donmuş sorunların eridiği ve tekrardan alev aldığı bir sene. Ukrayna-Rusya, Ermenistan-Azerbaycan arası ve en son ve bence en tehlikelisi olan İsrail-Filistin sorunu. En tehlikesi dedim çünkü işin içerisinde İsrail-Filistin’in dışında çok farklı aktörler var. Bu aktörlerin bir kısmı da bu sorunun hiçbir şekilde bitmesini istemeyen aktörler. Bu durum tarih boyunca İsrail kurulduğu günden bu yana hep böyle oldu. Bu yalnızca Arap dünyası için geçerli değil, İsrail’in içinde de aynı şeyler var. Yani İsrail içerisinde de bu sorun biterse İsrail’in görünürlüğü ya da bölgedeki etkisinin sorgulayan bir kitle var. Ayrıca Filistinlilere o topraklarda yaşam hakkı verilmemesi gerektiğini düşünün de radikal Yahudiler var” dedi.

“İran yalnızlığa mahkum olabilir”
İran-İsrail arasındaki sıkıntılar dolayısıyla sorunun otomatik olarak İran’a da yansıdığını söyleyen Prof. Dr. Karaca, “İsrail-Filistin dışında ana aktörlere bir bakın; İsrail’in arkasında Amerika ve Avrupa Birliği var. Fakat diğer tarafta da İran gerçeği ortaya çıkıyor. İran-İsrail arasındaki temel stratejik sıkıntılar soruna da otomatik olarak yansıyor. Burada yeni bir Arap-İsrail savaşı mı gündeme gelecek gibi sorularda ben biraz şüpheliyim. Çünkü İsrail’in son dönemdeki iç politikası çok karışık olmasına rağmen İsrail’in dış politikasında da bir değişim var. Örneğin Azerbaycan konusu. Ayrıca Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Mısır’la da ilişkilerini geliştirdi. Bundan da büyük rahatsızlık duyan İran var. Bunun Türkiye’ye de yansımaları var. Çünkü son dönemde Türkiye-İsrail ilişkileri özellikle Azerbaycan’ın da araya girmesiyle bir ivmelenme sağlandı. Bu durumdan yine İran rahatsız. İran şunu da biliyor ki Arap ülkeleri eğer İsrail’le doğrudan tüm ilişkilerini düzeltir ise o zaman olay dinsel bir kavganın dışına çıkartılacak ve kendi de bir anda, zaten sistemin ötekileştirdiği bir yapıda, daha da yalnızlığa mahkum olacak” şeklinde konuştu.

“Bu eylem Netanyahu hükümetine yarar”
Prof. Dr. Karaca, ayrıca sözlerine şöyle devam etti:
“İsrail’in bu döneme kadar izlediği politikalar insanlık dışı politikalardı. Ayrıca 1967 sınırlarına dönülmesi için bir anlaşma var. İsrail bu anlaşmaların hiçbirine dikkate almadan Filistinlileri atıp kendi yerleşimcilerini buraya koydu. Böyle bakıldığında bu eylem kime yarar diye düşündüğümüzde, İran’ın sistemsel anlamda bir şeyleri bozma girişimi evet düşünülüyor ama öbür taraftan baktığınızda da İsrail’deki Netanyahu hükümetine yarar. Çünkü Netanyahu hükümeti zaten sertlik taraftarı. Sivillerin katledildiği, fotoğraf ve videoların ortalarda dolaştığı bir ortamda artık o Netanyahu karşıtı yüz binlerin sahaya çıkması da zor olur. İsrail’de öncelik her zaman güvenlik olmuştur. Böyle olunca da Netanyahu’nun alacağı kararlar çok daha sert olacaktır.”

“Anadolu Müslümanlığının o kutsala verdiği değer nedeniyle Filistin davasının belki de tek gerçek savunucusu Türkiye Cumhuriyeti’dir”
“Netanyahu hükümeti kazanır ama İsrail açısından kötü olabilecek nokta; bu zamana kadar düzelttiği ve yeniden kurduğu ilişkilerin sekteye uğraması. Eğer sekteye uğrarsa ne olur; işte o zaman biraz tedirgin olmakta fayda var. Filistin’in Türkiye’nin uluslararası anlamda Türkiye’ye yönelik alınan kararlarda hep Türkiye aleyhine olmasına rağmen Arap kamuoyundan gelen tepkilere bakın bir de Türkiye’ninkilere. Anadolu Müslümanlığının o kutsala verdiği değer nedeniyle Filistin davasının belki de tek gerçek savunucusu Türkiye Cumhuriyeti’dir.”

“İsrail artık o topraklarda bir Filistinlinin yaşamasına bile müsaade etmez”
Son olarak İsrail’in Filistinlilere karşı geri dönülmez bir hamle yapabileceği konusunda da yorumlarını aktaran Karaca, “Bundan sonra Arap devletlerinin destek verip vermeyeceği konusunda da çok şüpheliyim. Suudi Arabistan’ın, Birleşik Arap Emirliklerinin yapmış olduğu açıklamaları da gördüğünüz zaman dersiniz ki ‘Filistin sorununda bunların hiçbir desteği olmaz.’ O yüzden sorun şurada; ‘İsrail nereye kadar gidecek? Bu gittiği yer Arap yönetimlerini, kabile yönetimlerini halkın baskısına ne kadar maruz bırakacak? Bu baskı İsrail’i gerçekten yalnızlaştıracak bir yapı mı ortaya çıkaracak ve daha da ileri götürüp tekrar bir Arap-İsrail savaşının eşiğine getirecek mi?’ Bu savaş Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri olamayacağına göre geriye iki tane devlet kalıyor, biri Mısır biri de Suriye. Suriye artık neredeyse yok, Mısır da bu işe girmez. O yüzden İsrail ne kadar ileri giderse gitsin bu işin sonu bir Arap-İsrail savaşına gitmez. Yalnızca ilişkiler birazcık zedelenir. Sonra yine düzelir. Filistin’deki örgütler eğer bunu kendi içerisinde resmi bir savaşa döndüremezlerse, belli bir zaman sonra Filistinli yerleşimcilere verilen o topraklarda İsrail tamamen Filistinliler dışarı çıkaracak bir hamle yapar. Süreç artık geriye dönülmez bir noktaya gelir ki İsrail artık o topraklarda bir Filistinlinin yaşamasına bile müsaade etmez. Benim tedirginliğimin başında da bu geliyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.