L’Oreal Türkiye, yeni teknolojiler geliştirmeye odaklanarak ultra kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetlerini tüketiciler ile buluşturuyor.
L’Oreal Türkiye, yeni teknolojiler geliştirmeye odaklanarak ultra kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetlerini tüketiciler ile buluşturuyor. Yeşil Bilimi arkasına alarak devreye aldığı yeni ve son teknolojiye sahip formüllere sahip ürünleri, yapay zekadan destek alarak tasarlanan farklı uygulamaları ve artırılmış güzellik cihazları ile dünyanın dört bir yanındaki insanlara ilham veren marka, farklı ve gelişmiş güzellik deneyimleri ile sektöre katkı sağlamaya devam ediyor.
L’Oreal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, “Kendimizi sadece bir güzellik şirketi olarak değil, “Tek işi güzellik olan bir teknoloji şirketi” olarak konumlandırıyoruz. Teknoloji ile geleceğin şirketine dönüşürken aynı zamanda geleceğin güzelliğini oluşturuyoruz. Teknolojiyi işimizi dönüştürmek ve tüketicilerimize daha iyi bir güzellik deneyimi sunmak için kullanıyoruz. Tüketici artık daha kapsayıcı, gezegenin sınırlarına saygılı ve ultra kişiselleştirilmiş güzellik deneyimlerinden yararlanmak istiyor. Biz de teknolojiyi işimizin kalbine koyarak, müşterilerimizin beklenti ve taleplerini bilim ve teknolojinin gücü ile harmanladığımız tekno-güzellik servislerimiz ve inovasyonlarımız ile karşılamak için çalışıyoruz. Güzelliğin daimî bir arayış olduğuna inanıyor, ürün ve hizmetlerimizin performansını sürekli olarak geliştirme için inovasyondan yararlanıyoruz. Hayata geçirdiğimiz tekno-güzellik vizyonumuz ve uygulamalarımız doğrultusunda müşterilerimize teknolojiden ve veriden beslenen, inovatif, kapsayıcı, sorumlu ve kişiselleştirilmiş bir güzellik deneyimi vaat ediyoruz” dedi.
İstanbul, L‘Oreal Grup’un en önemli inovasyon merkezleri arasında
Sinem Sandıkçı Gökçen, “Bugün sadece Türkiye’de değil, L’Oreal’in faaliyet gösterdiği 150 ülke arasında dijital anlamda en güçlü ekiplerden biri olmamızın arkasında; bu yolculuğa 10 yıl önce başlamış olmamız ve yenilikçi, girişimci ruhumuzla dönüşüme liderlik etmemiz yatıyor. İstanbul bugün; New York, Londra, Paris, Şangay gibi L’Oreal Grup’un dünyadaki 7 açık inovasyon merkezi arasında yer alıyor. Ülkemizin güzellik konusundaki potansiyelini ortaya çıkartmayı hedefliyoruz. Bunu da teknoloji ve inovasyona yaptığımız yatırımlarla hayata geçiriyoruz. 2025’te Türkiye’deki güzellik pazarının iki katına çıkacağını öngörüyor; Avrupa pazarına büyümeye en çok katkı sağlayacak ülkenin Türkiye olacağını tahmin ediyoruz” dedi.
Avrupa güzellik pazarını en fazla büyüten ülke Türkiye olacak
Verilen bilgiye göre; 2023 Türkiye güzellik pazarı 85 milyar TL olarak tahmin ediliyor. Güzellik pazarı kategori kırılımlarında cilt bakımı yüzde 27, saç bakımı yüzde 27, makyaj yüzde 16, parfüm yüzde 11, hijyen ürünleri yüzde 12, saç boyası yüzde 6 paya sahip. Kanal kırılımlarında ise hızlı tüketim yüzde 60, lüks tüketim yüzde 15, dermokozmetik yüzde 10 ve profesyonel ürünler yüzde 5 pay alıyor. Erkek bakım ürünleri ise pazarın yüzde 25’ini oluşturuyor.
Türkiye güzellik pazarının 2025 yılına kadar en az 2 katına çıkması bekleniyor. Avrupa güzellik pazarına 2025 yılına kadar en büyük büyümeyi yüzde 16 katkı payı ile Türkiye’nin sağlayacağı tahmin ediliyor. Bunun arkasında genç nüfus, hızlı dijitalleşme, güzelliğe olan ilginin artması ve güzellik ürünleri kullanım yaşının düşmesi yatıyor. 2030’da dünya nüfusunun yüzde 40’ının kıvırcık saça sahip olacağı ve 2040’da dünya nüfusunun 2/3’sinin melanin zengini daha koyu renk bir tene sahip olacağı, güzellik pazarı coğrafyasının nüfus ve güzelliğe olan ilgi olarak bugüne göre çok değişeceği tahmin ediliyor.
Verilen bilgiye göre; L’Oreal’in GJOSA ile geliştirdiği Water Saver, yüzde 69’a varan su tasarrufu sağlıyor. Cihaz sayesinde bugüne kadar 42 milyon litreden fazla su tasarrufu sağlandı. Dünya çapında yaklaşık 50 milyon kişi sınırlı motor becerileriyle yaşıyor. L’Oreal Grup’taki bilim insanlarının geliştirdiği HAPTA, sınırlı el ve kol hareket kabiliyetine sahip kullanıcılar için elde taşınabilir, ultra hassas bir akıllı makyaj aplikatörü olarak öne çıkıyor ve kullanıcılara evde kolaylıkla ruj sürme olanağı sunuyor.
L’Oreal Türkiye çatısı altında bulunan Kerastase markası, BlindLook iş birliği ile ürünlerini tüm görme engelli kişiler için ulaşılabilir hale geldi. Lancome’un geliştirdiği Shade Finder cihazı, 22.500 cilt tonunu ayırt ederek, kişilerin cilt tonuna birebir uyan fondöten tonunu ve cilt alt tonunu belirleyebiliyor.
Marka, artırılmış gerçeklik ve yapay zekâ ile hayata geçirilen 800 dijital güzellik servisini ve 10’larca akıllı teknolojik cihazı müşterileri ile buluşturuyor.
Bu servis ve cihazlar arasında; 4 bin farklı ruj rengi ile kişiselleştirmede en üst noktayı temsil eden yapay zekâ destekli bir ev güzellik cihazı olan Yves Saint Laurent Beaute Rouge Sur Mesure, mikro-dövme ve 3D baskı tekniğine sahip her gün yeni bir pro-kaş tasarımı yapan 3D Shu Brow, 400 binin üzerinde farklı cilt bakım rutini önerebilen Lancome Skin Screen bulunuyor.
Türkiye’de bugüne kadar 400’e yakın start-up ile tanışan marka, bu start-uplardan 170’ten fazlası ile bir araya geldi. L’Oreal’in Kurumsal Girişim Sermaye Fonu, BOLD (Business Opportunities for L’Oréal Development) girişimcilik alanında cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kadın girişimcileri de destekliyor. 25 milyon euroluk bu fondan Türkiye’den bir start-up’ın da en yakın zamanda yararlanması bekleniyor.
Marka, yeni fikirleri üretmek ve hayata geçirmek için sürdürülebilir ürün tasarımı ve üretimi sağlayan endüstri 4.0’ı, 3 boyutlu baskı, robotlar, dijitalleşmiş tedarik zinciri ve kitlesel üretimden kişiselleştirilmiş üretime geçiş için teknolojiyi kullanıyor. Pazarda ilk kez hayata geçirilen sanal cilt analizi, makyaj ve saç rengi için sanal denemeler, e-Güzellik Danışmanı ile canlı ve sanal danışmanlık, satış yapılan canlı yayın etkinlikleri gibi birçok dijital uygulamada müşteriler ile buluşuyor.