İLGİLİ HABERLER Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı, “Kendi Zehrinizde Boğulun” Ravza Kavakçı’dan CHP’li Veli Ağbaba’ya sert yanıt (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});

Mühim Mesele

İsak Baydaroğlu’ndan 10 maddede gündem

1-Her iletişim bir haberin gün yüzüne çıkmasıyla başlar. Haber, iletişim araçlarında yer alan ve; ne, nerede, nasıl, ne zaman, kim sorularını cevaplayan formdan ibaret değildir. Yeryüzündeki bütün gelişmelerin tahrik edici gücüdür. İnsan hikayesinin hammaddesidir.

2-Haber, önce bir duygunun, düşüncenin, durumun bilgisidir. Gün yüzüne çıkıp çıkmaması, çıkacaksa nasıl çıkacağı sahibinin takdirindedir. Haber, sahibiyle birlikte değerlidir. O kadar itibarlı, o kadar itibarsızdır.

3-TDK sözlüğüne göre “haber”; “bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık”, “iletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi”, “bilgi” dir. Osmanlıca lugatta haber; “hariçten insanın fikrine intikal eden ilim”, “yeni havadis”, “ağızdan ağıza nakledilen söz.”, “ilim ve malumat”, “bilgi”, “herhangi bir konuda alınan yazılı veya sözlü bilgi”, “yeni duyulan bilgi”dir. İngilizce’de “haber”in eşleştiği kelimeler; “Report”, “Information”, “Word”, “Message”, “Knowledge” Yani: “Rapor”, “Bilgi”, “Söz”,”İrfan”dır.

4-Haberin bir iletişim değeri oluşturması için muhtelif kıstaslar var. Kaynak, kanal ve hedef temel akışın ölçüleri. Bu üçüne ek olarak zaman, ortam, düzey kavramlarını da eklemek gerektiği kanaatindeyim. Süreci kaynaktan başlatırsak, öznel olan, kişiye, gruba, markaya, şirkete… ait olan bilginin artık gün yüzüne çıktığını kabul ediyoruz demektir. Haber artık, yalnızca sahibinin değildir.

5-O halde herhangi bir haberin kıymetini belirlemek için şu soruları sormalıyız: Neyin, kimin bilgisi? Kaynak kim, ne, neresi? Ulaşılmak istenen sonuç ne? Bilgi ne zaman oluşmuş, ne zaman yayılmış? Hangi ortamda oluşmuş, hangi ortamlarda, kimler tarafından çoğaltılmış? Bilginin, yayılma araçlarının, üretenin, tüketenin ve ortamın düzeyi ne?

6-Haber, sahibinin mülkiyet sınırlarından çıkıp kişi ya da kitlelerle buluştuğunda; artık bir aynalar alemindedir. Bu alemdeki dolaşımı sırasında ortaya çıkan gerçeklikle sahibinin bile yabancısı olabilir. Bu nedenle olsa gerek büyükler; “iki düşün bir söyle”, “Söz ağızdan çıkana kadar senin esirindir. Ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri olursun.” demişler. Bu yönüyle haber bir niyet değil hakikat mevzuudur. Hakikati olmayan haber, istenmeyen maliyetler kuyusudur.

7-Dünya yalansa hakikati olmayan haberlerden dolayı yalandır. Haberi dışa açmaya yarayan mecralar çoğaldıkça daha da yalan oluyor. Sosyal medyada paylaşım yapma baskısı hisseden ve bu yüzden hakikati olmayan haberi herkesle paylaşanlar işte buna hizmet ediyorlar.

8-Haberci, bir yayın organında çalışan profesyonel emekçi… yok değil bence. Kendinde olan bilgiyi, kendisi dışındakilerle paylaşan herkes habercidir. Kendine, bilgiye, muhatabına saygıdan, öz görgüden ve akıl etmekten uzaklaşan haberciler; vakıf olunmayan bilginin gerçekliğinden emin olmak cehaletini her gün biraz daha büyütüyor, maalesef böyle.

9-Görevi, gün yüzüne çıkmış haberi haberleştirmek olanlar, haberin namusuna maalesef hürmet etmiyorlar. Haberci kendini haberin kaynağı olarak ikame ediyor, iletişimci kendini iletişimini yaptığının yerine konumluyor… Haber kanal, kanal kaynak, murat muallak… harikalar kumpanyası olmuyor tabi. Kaos düzenini kuruyor, onun içinde bazıları kurumla savruluyor.

10-Dışa açılan her haberin sonuçları var. Uzlaşma, ayrışma, ittifak, kar, zarar, itibar, rezalet… Faturanın birinci muhatabı haberin sahibidir. Hedef kitleler büyüdüğü, konular çoğaldığı, mecralar arttığı için profesyonel iletişimcilere, reklamcılara, habercilere, danışmanlara emanet edilen iş işte budur. Mühim meseledir. 

 

DİĞER YAZILARI 

MÜHİM MESELE

Boğaziçi Gündem

Haber Editörü