" itemprop="articleBody">

İhtiyaç olmaktan çıkarmadığınız bir şeyin karşılığı, bir yerlerde mutlaka vardır. Bugün dershaneler varsa ihtiyaç olduğundandır. Bu ihtiyacı karşılayamıyorsanız, ihtiyacı olanlar mutlaka bunu bir şekilde karşılayacaktır.
  Gerektiğinde özel hocalar tutarak çocuklarının özel ders almalarını sağlayan velilerin olduğu ülkemizde dershaneleri kapatacağız demek yerine, alternatif bir yolu ortaya koyduktan sonra vatandaşa çocuklarınızı dershanelere artık para vererek boşuna göndermeyin çağrısı yapılması daha doğru olurdu.
  Ulaştırma bakanlığı, hızlı tren projelerini başlatırken şehirlerarası taşımacılık yapan firmalara “proje tamamlandığında, otobüsle bu güzergâhlarda yolcu taşımayı yasaklayacağız” demesi nasıl doğru değilse, alternatifi oluşturulmadan dershaneleri kapatıyoruz demekte doğru değildir. Halk gideceği yere isterse hızlı trenle gider, isterse otobüsle gider.
  Bir yıl öncesinde zamanı geldiğinde dershaneleri kapatacağız diyen hükümetin, son günlerde ısrarlı bir şekilde “bu işi hemen halledeceğiz” demesi, dershane sahiplerini, yöneticilerini, öğretmenlerini ve öğrenci velilerini maalesef bir çıkmazın içine itmiştir. “Ya benim dediğimi yaparsın ya da kapatırsın” mantığı ülkede maalesef kutuplaşmaya giden bir ortamın hazırlanmasına zemin hazırlamaktadır.
  Dershanelerin kapatılması ile ilgili konuda kullanılan üslup ve uygulanmaya çalışılan yöntem başından beri yanlış. Dershaneleri alternatif olmaktan çıkaracak altyapı hazırlanmadan, dershanelerin artık bir ihtiyaç olmadığını kabullenmelerini sağlayacak imkânları öğrencilere vermeden, " artık kapatıyoruz" diyerek ortamı germek, gündemi meşgul etmek bence şık olmadı. Kaldı ki dershanelere gitmenin buralarda eğitim almanın zorunlu olduğu hiçbir yerde yazmıyor. Hiç bir velide çocuğunu zorla dershaneye göndermiyor. Bu güne kadar öğrenci velilerine “çocuğunuzu dershaneye mutlaka göndermek zorundasınız” diye kimse baskı da yapmadı. Hal böyle iken hükümet bu konuda neden ısrar ediyor? Neden Milli Eğitim Bakanlığı “ben okullarımda öğrencilere veremediğimi, dershaneler nasıl veriyor?" diye dertlenerek müfredatını yeniden düzenlemiyor, eğitimcisini buna göre yetiştirmiyor?
  Maalesef, dershaneler bu gün mutlak bir ihtiyaçtır. Bu eğitim ve sınav sistemi devam ettiği sürece de Türkiye'nin bir gerçeği olmaya devam edecek. Bunu zaten Başbakan, halkevlerinde ücretsiz kurslar açılacağını söyleyerek bir nevi doğrulamış durumda. Halkevlerinde açılacak kurslarda ücretsiz kurslar verilecekse, neden ısrarla özel dershaneleri kapatacağız inatlaşmasına gidildi ben anlamış değilim. Olayın buralara gelmesine izin verilmeden, daha önceden dershanelerin alternatifi olarak halkevlerinde bu kurslar açılarak, özel kurslara olan taleplerin önüne geçme imkânı vardı. Bu yol neden denenmedi veya hala denenmiyor? Bu eğitim sistemi devam ettiği sürece kursların hayatımızdan hiç bir zaman çıkmayacağını maalesef zamanla göreceğiz. Dershaneler kapatılsa da bu ihtiyaç başka şekilde mutlaka giderilecek. Parası olan özel hocalara para vererek bu ihtiyacı karşılayacak. Peki, parası olmayan ne yapacak? Halkevlerinde açılacağı söylenen ücretsiz kurslar ihtiyacı ne kadar karşılayacak? Öyleyse neden eğitimde tek sorunumuz dershanelermiş gibi gösterilmeye çalışılıyor?
  Halkevlerinde ücretsiz kurslar açılacağına göre, bırakın diğer kurslarda kendilerine ücretli öğrenci bulsunlar, ayakta kalma mücadelesi versinler. Halkın önünde iki tercih olsun. Birisi ücretli diğeri ücretsiz. Neden bu süreçte bu yol denenmiyor da, illa kapatacağız dayatması ile yola çıkılıyor? Eğer dershanelere ihtiyaç yoksa halkevlerinde ücretsiz kurslar açılması neden planlanıyor? Buradan anlaşılıyor ki aslında dershanelere ihtiyaç var; bu eğitim sistemi devam ettiği sürece de var olmaya devam edecek.
  Aslında on bir yılda sürekli bakanı değişen, her bakan değiştiğinde de politikaları değişen bir bakanlığın artık baştan aşağı sorgulanması, yapılandırılması gerekirken "karar verdik dershaneleri kapatacağız" diyerek konunun ülke gündeminin birinci sırasına oturtulması bence manidar.