Reggio Emilia felsefesi kapsamında düzenlenen “Doğal Yaşam Alanı Gezilerin’de keşfederek öğreniyorlar. Çocukların, dayanıklı, özgüveni yüksek, bağımsız ve geliştirici bireyler olmasını teşvik eden doğal yaşam alanı gezileri ile yaşayarak öğrenmeleri destekleniyor.
Çocukların yaşayarak öğrenmelerini destekleyen Uğur Okulları, her yıl “Doğal Yaşam Alanı Gezileri” düzenliyor. Gezilerde çocuklar hem doğayı tanıyor hem de kendi öğrenme yollarını keşfediyor.
Okul öncesi ve ilkokul eğitiminde kültür ve çevrenin önemine inanan Uğur Okulları, çocuklara özgürce ve birlikte öğrenme fırsatı sağlayan Reggio Emilia felsefesi kapsamında ‘’Doğal Yaşam Alanı Gezileri’’ ile öğrencileri doğayla buluşturuyor. Her yıl düzenlenen gezilerde öğrenciler doğayla iç içe araştırmalar yapıyor, oyunlar oynuyor. Çocukların doğada öğrendikleriyle deneyim kazanmalarını sağladıklarını belirten Genel Müdür Yardımcısı Ebru Divrik, “Çocuklara dair her şeyin yalnızca çocuklardan öğrenilebileceğini savunan Reggio Emilia felsefesini benimsiyoruz. Öğrencilerimizin, sorularına Doğal Yaşam Alanı Gezileri’nde keşfederek yanıt bulabilmelerini önemsiyoruz. Çünkü doğal yaşamın içinde karşılaşacakları her ayrıntı, aynı zamanda onlar için keşif süreci ve kalıcı öğrenmeyi sağlıyor” diye konuştu.

Özgüvenli ve geliştirici bireyler yetişecek
Doğal yaşam alanı gezilerinin çocukların, özgüveni yüksek, bağımsız ve geliştirici bireyler olmasını teşvik ettiği gibi yaşayarak öğrenmelerini desteklediğine dikkat çeken Divrik, Reggio Emilia felsefesiyle düzenlenen eğitim ortamlarının, aynı zamanda STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics) çalışmaları için de en ideal ortamlar olarak kabul edildiğini belirtti. Divrik, şunları söyledi:
“Bu felsefeden beslenen Uğur Okulları, okul öncesi ve ilkokul programlarında düzenlediği proje çalışmalarıyla ve doğal yaşam alanı gezileriyle çocukların birden çok duyu organını kullanarak keşif yapmasını ve doğayla düzenli temas kurmasını sağlıyor. Projeler, çocukların doğuştan getirdikleri güdülenmiş, usta araştırma ve merak güdüleriyle derinlemesine araştırma yaparak gerçekleşiyor. Amaç, çocukların sorularına yanıt bulmak ve bunlar üzerine çalışma yapmalarını sağlamak. Reggio Emilia felsefesi aynı zamanda çocukların, sırasıyla araştırma, üretme ve hipotezlerini test etme aşamalarından geçmesini sağlayarak resim yapma, heykel, dramatik oyun gibi birçok sembolik yolla kendilerini ifade etme olanağı sunuyor. Bu geziler, yerinde keşif yapmayı, deneyimi somutlaştırmayı sağlıyor.”

Oyun ve mekan odaklı öğrenme fırsatı
Öğrencilerin değişik materyaller kullanarak araştırması, sorgulaması, hayal etmesinin de amaçlandığını vurgulayan Ebru Divrik, “Doğal Yaşam Alanı Gezileri, öğrencilerin kendisini farklı doğal dilleri ile ifade etmesini sağlıyor. Gezilerimizdeki ortam, çocuklara deneyimsel alanlar oluşturduğu gibi, araştırma, oyun ve mekan odaklı öğrenme fırsatları da sunuyor. Böylece bu eğitim yaklaşımı doğayla, öğretmenle, arkadaşlarla ve çocukların kendi kendisiyle sürekli ilişki kurmasına yardımcı oluyor’’ dedi.

Reggıo emılıa felsefesi nasıl doğdu
İtalya’nın kuzeyinde küçük bir şehir olan Reggio Emilia’da İkinci Dünya Savaşı’nın bittiği 1940’lı yıllarda çalışmak zorunda olan bir grup ebeveyn, terk edilmiş binaları kullanmayı talep eder ve herkesi çocukları için yeni okullar inşa etmeye çağırır. Reggio Emilia felsefesinin kurucusu Loris Malaguzzi, bu okullarda çeşitli eğitim kurumlarından yetişmiş, birbirinden farklı ancak yüksek motivasyona sahip, düşünceleri ve enerjileri sınırsız öğretmenlerle birlikte çalışır. Bu dönemde “Çocuklara ilişkin şeylerin yalnızca çocuklardan öğrenilebileceği” fikri Malaguzzi ve arkadaşları arasında kök salmaya başlar. Böylece Reggio Emilia felsefesinin temelleri atılmış olur.