Zeytinburnu’nda yaklaşık 30 yıldır erkek kuaförlüğü yapan Ufuk Er, mesleği dışında boş zamanlarında ahşap oymacılığı yapıyor. Bu alanda eserler ortaya koyan ve oymacılığın dede mesleği olduğunu belirten Er, unutulmaya yüz tutmuş zanaatı yaşatıyor
İstanbul’da yaşayan 46 yaşındaki Ufuk Er, Zeytinburnu Telsiz Mahallesi’nde 30 yıldır erkek kuaförlüğü yapıyor. Ufuk Er, dedesinin de üzerinde çalıştığı ve unutulmak üzere olan ahşap oymacılığı ve naht sanatı ile de ilgileniyor. Oymacılık ve naht sanatı alanında çalışmaları olan Er, bu eserleri dükkanında sergiliyor.

“Müşterilerden iyi tepkiler alıyorum”
Kuaförlükten arta kalan zamanlarında ahşap oymacılığı ve naht sanatı yaptığını belirten Ufuk Er, “Farkındalık yaratıyorum, insanlar için güzel bir etkinlik oluyor. Unutulmaya yüz tutmuş, Selçuklu’dan gelen ve Osmanlı’da zirve yapan zanaatımızı insanlara tanıtmaya çalışıyorum. Kendi aramızda etkinlik yapıyoruz ve müşterilere tanıtıyorum, bu yüzden iyi tepkiler alıyorum” dedi.

“Bize gelenler, öğrenmek istiyor”
Bu sanattan keyif aldığını söyleyen Er, "Eskiden dedem ahşap işleriyle uğraşırdı. Ondan bu tarafa ahşap işi bende ilgi kazandı. Bundan dolayı bu sanatla uğraşmayı seviyorum ve çevreme de anlatmaya çalışıyorum. Çevremden çok güzel tepkiler alıyorum. Bütün yaş gruplarına karşı çalışmalarımız var, evde kullanılabilecek eşyalarımız var, bu ürünlerin yapımından güzel karşılık alıyorum, ayrıyeten tavsiye de ediyorum. Bize gelenler, öğrenmek istiyoruz diyorlar bu tabi ki ayrıyeten mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.

“Özellikle küçük çocuklara oyuncak hediye ediyorum”
Ortaya koyduğu işlemeleri nasıl değerlendirdiğini anlatan Er, “Elde ettiğim ürünlerin bazılarını sergi ediyorum, bazılarını hediye ediyorum. Biraz da gelir elde ediyorum. Az da olsa arada sipariş oluyor. Özellikle küçük çocuklara oyuncak hediye ediyorum. Yaptığım zeka oyunlarını hediye ediyorum” şeklinde konuştu.

“Her işi olanın mutlaka bir meşakkati olması lazım”
İnsanın gündelik hayatında kendi mesleğinin dışında başka şeylere de yönelmesi gerektiğine dikkat çeken Er, “Her işi olanın mutlaka bir meşakkati olması lazım. Meşakkat çok önemli bir şey, dedim ya terapi çok güzel bir şey. İnsanı rahatlatıyor. Mesela ağacı işe yarayan bir hale getiriyorsunuz ya da kullanılabilecek bir hale getiriyorsunuz. Bunlar insanlar için çok güzel bir şeyler. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum” dedi.