Tekstil sektörüyle
işe başlayan Evren Karaca ve Reşet Korkmaz, 9 yıl içinde hayvancılık, inşaat,
otomotiv, mağazacılık, gıda, enerji, lojistik ve reklâmcılık sektörlerindeki
yurtiçi ve yurtdışı yatırımlarına, 2011 yılının başlarında Maranta Motor
markasını da ekleyerek Türkiye Ekonomisinin lider kuruluşları arasında yerlerini
almayı başardılar.
2012 yılı
başında yeniden yapılanma kararı alan R&E Grup, sahip olduğu deneyim, güç
ve istikrarı, daha kurumsal bir çerçevede, daha etkin biçimde kullanma hedefi
ile daha da güçlenerek, yenileniyor. Nitelikli işgücünü, günümüzün teknolojik
gelişimleri ile tüm iş süreçlerine verimli bir şeklide dâhil ederek, ürettiği
her türlü ürün ve hizmette küresel rekabeti hedefleyen yönetim anlayışı ile
toplumsal sorumluluklarını eksiksiz biçimde yerine getirirken bağrından çıktığı
ülkenin gelişimine de katkı sağlıyor.
Boğaziçi Gündem
Gazetesi, işte bu başarının mimarlarından R&E Grup Yönetim Kurulu Başkanı
Evren Karaca ile CNR Fuar merkezinde düzenlenen 2013 Eurasia Moto Bike Expo Fuarın
da konuştu.
Boğaziçi Gündem: Maranta
Motor, 2011 yılında kurulan yeni bir şirket olarak motosiklet sektöründe
Türkiye piyasasına çok hızlı bir giriş yaptı. İki yıldır Eurasia Moto Bike
Expoya katılıyorsunuz. Ürünleriniz de ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Bize
fuarı değerlendirebilir misiniz?
Evren Karaca: Bu bizim
2013 yılında katıldığımız ikinci fuar. Fuarı genel anlamda değerlendirecek
olursak, motosiklet pazarında özellikle ATV gruplarında toplum yeni yeni
bilinçleniyor ve piyasa yeni yeni hareket kazanıyor. Artık motosikletin bir
hobi aracı değil de kullanım aracı olduğunun farkına varılıyor. Bununla
birlikte artık insanların kaliteye doğru bir yönelişi var. Geçen seneye göre,
bu sene daha çok Tayvan ağırlıklı piyasaya çıktık. Daha kaliteli ürünler
getirmeye başladık. Piyasada bunun farkına varınca diğer rakiplerimizden de
buna benzer oluşumların olduğunu gördük. Bu tarz fuarlar, yeni modellerin
görücüye çıktığı, 2013 yılının modellerinin belirlendiği bir fuarlar. Bizde iki
senedir bu fuara katılıyoruz.
Boğaziçi Gündem: Fuarların
satış anlamında bir katkısı oluyor mu?
Evren Karaca: Satış
anlamında fuarı değerlendirecek olursak, burada çok mal sattık demek yanlış
olur. Burası benim için daha çok görsel ve modellerimi çıkabileceğim, kendimi
tanıtabileceğim ve ifade edebileceğim bir yer. Neticede bütün modelleri bir
arada, bir tüketicinin görmesi de zor. Ama insanlar Maranta Markasını gelip burada
bütün modellerini görüp tek bir motor
üzerinden değil de bütün modelleri üzerinden bir not verebilir, değerlendirebilir, markanın
ne olduğuna bakabilir. Daha çok buna yönelik şeyler. Ama neticede bu sektörün
daha hızlı büyüyeceğini ve gelişeceğini düşünüyorum. Çünkü en başta da
söylediğim gibi birkaç yıl öncesine kadar hobi amaçlı kullanılıyordu özellikle Akdeniz
ve Egede, şimdi ise ihtiyaç olarak tercih ediliyor araçlarımız.
Boğaziçi Gündem: Sizin
de ATV ve Motosiklet kullanmayı çok sevdiğinizi ve hobiniz olduğunu biliyoruz.
Evren Karaca: Evet
kendimde kullanıyorum. Mesela Karadeniz Bölgesine ilk götürdüğümde bu ne diye
soran olmuştu ama şu an yaygınlaştığını görüyorum. Buda bana keyif veriyor. Yani
artık özellikle ılıman iklimlerde sıcak yerlerde Akdeniz ve Egede insanların otomobili ne ise, ATVsi
de o pozisyona geliyor. ATV grubu özellikle daha güvenli. Dört teker olmasından
dolayı daha çok tercih edilebiliyor. Toplumda bilinçleniyor, bu güzel bir şey.
Boğaziçi Gündem:
Kalite konusunda bir sıkıntı var mı?
Evren Karaca: Piyasa yıllarca
kalitesiz ürünlerden sıkıntı çekti. Bizde aynı fiyatlara daha kaliteli ürün
getiriyoruz ve daha uzun yıl vadeli, garantili gibi slogan ve anlayışla misyon ve
vizyonla piyasaya çıktık. İyi gidiyor. Memnunuz geçen yıl da fena geçmedi ama
Maranta Motor olarak şu anda bir alt yapı oluşturuyoruz. Soruyorlar bir yıl
geçti piyasa reklâm vs. elimde şu anda reklâmını yapıp satacak bir ürün yok. Çünkü
yaptığım ürünü zaten satıyorum. Dolayısıyla belli bir alt yapının oluşmasını ve
bayi ağlarının oluşmasını bekliyorum şu anda. Suni bir şişme istemiyoruz biz.
Maranta Motor olarak bir kerelik ürün yapalım bir yıl çok satalım, diğer yıl
bekleyelim değil amacımız. Emin adımlarla sağlam, kalıcı bir marka olması için
alt yapının çok sağlam olması gerekiyor. Şu anda da her şey gayet yolunda ve
net, güzel gidiyor.
Boğaziçi Gündem:
Maranta Motor olarak piyasadan beklentiniz nedir? Türkiyenin yanı sıra Orta
Asya ve Afrikada belli bir hedefiniz var mı? Ortadoğu sizce bu pazara hazır mı?
Evren Karaca: Şu an da Orta
Asya ve Afrika kıtasında, özellikle sıcak iklimlerde ciddi anlamda piyasa
gelişiyor. Piyasanın sıkıntısı kalitesiz ürün olması. Afrika pazarında şu an da
ciddi çalışmalarımız ve araştırmalarımız var. Zaten hemen fuar bitiminde, pazartesi
günü veya salı günü Ganaya gidiyoruz. Stratejik bir ortağımız geldi Ganadan. Ne
iş yaptığımızı gördü. Dolayısıyla Ganada diğer yatırımlarımızın da olması
sebebiyle Afrika'yı bir pazar olarak görüyoruz. Buradan direk ihracat
düşünüyoruz. Orta Asya'ya Kazakistan üzerinden piyasaya girmeyi düşünüyoruz. Ama
şu an da bunların alt yapılarının yapılması bizim için çok daha önemli. Yani önemli
olan satmak değil, sattığın ürünün arkasında olmak. Bunu yedek parçasıyla, satış
sonrasındaki hizmetiyle göstermek gerek. Onun için önce Türkiye, daha sonra Orta
Asya, Gana veya Afrika ve sonrasında Avrupa hedeflerimiz arasında. Marka olmak
bir iki yılda olacak şeyler değil. Türkiyede, özellikle dünyada da kolay bir şey
değil. Uzun vadeli. Dolayısıyla bizim holdingimizin bünyesinde de bu sektör şu anda
ilk girdiğinde %7 gibi kapasite oluşturuyordu. Bu sene yatırım payını holding olarak
büyüttük. Yatırım bütçesini %15lere çıkartmaya düşünüyoruz. Yatırımlarımız
devam ediyor. Daha büyük, daha farklı bir fabrika düşünüyoruz. Bir yıl olmasına
rağmen fabrikamızı değiştirmeyi, daha büyük bir yere geçmeyi düşünüyoruz. Kendi
yerimizin olması da esas amacımız. Bununla alakalı çalışmalarımız var. Dolayısıyla
sektörde kalıcı olabilmek için ciddi yatırımlar yapıyoruz şu anda. Ama sektörün
önü açık.
Boğaziçi Gündem: Maranta
Motor çevreye de çok duyarlı. Fuar süresince standınıza gelen ziyaretçilere
geri dönüşümlü kalem hediye ediyorsunuz. Ama kalemin birde özelliği var. İçinde
çam ağacı tohumu var. Bu fikir nasıl oluştu?
Evren Karaca: Bu bizim
için bir toplumsal sorumluluk projesi. Neticede motorlar zaten yetirince gaz üretiyor. Bu anlayıştan yola
çıkarak kalemlerin hepsinin içerisine dörder beşer tane karaçam tohumu koyduk
ve üzerlerine de yazdık nasıl kullanılacağını. Bu kalemlerde hiç bir şekilde
çevreye zararlı kanserojen bir madde kullanılmamıştır. 10 bin tane kalem
yaptırdık. Bu kalemlerin içerisindeki tohumlar özel bir ilgi, bakım ve sulama
istemiyor. Yani 10 bin tane kalemin içindeki tohumlar dikildiğinde, 40 bin tane
ağaç dikilmesine sebep olacağız. 40 bin ağaçta inşallah 10 yıl sonra ciddi bir yere
gelebiliyor. İnsanlar bahçesine, evine, boş bulduğu toprağa dikebilecekler. Bunu
toprağın altına diktiğinizde 10 yıl sonra 4 ağacınız olabilir. Sadece ikisi tutsa
20 bin garanti ağaç bekliyoruz. Neticede
bu kalem promosyon ve ağaçtan yapılıyor. Çevreye geri dönüşümü olsun dedik. Bizim
için bir toplumsal sorumluluk projesi. Kalemleri ziyaretçilerimize verirken
herkese de tek tek anlatıyoruz. Bu fidanlar dikilecek 1020 yıl sonra da
çevreye ciddi bir geri dönüşümü olacağını ümit ediyoruz.
Boğaziçi Gündem:
Sayın Karaca, bize vakit ayırdığınız için size çok teşekkür ederiz.
Evren Karaca: Bende
sizlere teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dilerim.