" itemprop="articleBody"> Mehmet Hakan Kekeç

Ahmet Misbah Demircan.. İstanbul'un merkezi, kendi ifadesiyle 'Karizmatik bir şehrin' Belediye Başkanı.. Üçüncü kez seçilerek Beyoğlu tarihinde bir rekora da imza atan Demircan, kültür, sanat ve spor alanında yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırken hayli heyecanlanıyor.. Demircan, kültür ve sanatın ikinci sınıf olarak görülmesine sert eleştiriler yöneltiyor ve ekliyor, "Ne yazık ki kültür ve sanatı icraa edecek insan kaynağımızı yetiştiremedik, artık bu alanı da ihya etmeliyiz."

Ahmet Misbah Demircan'la, Beyoğlu'nda sanat ve kültür hayatını konuştuk..

Sayın Demircan, Beyoğlu kültür sanat için en önemli bir ilçe… Siz de bu ilçenin Belediye Başkanısınız, kültür sanat ve spor insan sermayesinin kalitesi için ne anlam ifade ediyor..?

Ben bir belediye başkanıyım. Bir ilçeyi yönetiyorum. Şehrin güzelleşmesi için insan sermayesine ihtiyacımız var. Eğer insanlarımız kültürlü, sportmen ve sanatkârsa bu şehrin evleri sokakları çevresi iyi olacak, kendine benzeyecektir. Bizim kültür sanat ve spor anlayışımız olimpiktir. Herkes içindir. Örneğin Türkiye’de insanlar bir maç izlemeye gittiklerinde bunu bir sportif faaliyet gibi görüyorlar ama bir stadda bir maç izlemek sadece eğlencedir. Spor yapmak istiyorsanız, spor yaparsınız. Bedeni sporla eğitiriz, dedik. Ruhun eğitimi de kültürdür: Ruh hayatınızı şekillendirecek olan kültür eğitimidir. Herkes için tiyatro, herkes için müzik… İnsanın ruhunu inceltmesi ve kendine hakim olması için kültür vardır. Fakat eğer siz bir yakınınızla bir tiyatroya gidiyorsanız bu bir eğlencedir. Amatör ruhla, ruhumuzu eğitmek için kültür ile ilgileniyorsak kültür faaliyeti yapmış oluruz. Sanata gelince: Sanat, birinin, bir el becerisini kazanmasıdır. Özetle: Sağlıklı bir bedene spor yaparak, iyi bir ruh terbiyesine kültür ile haşır neşir olarak, bir mesleğe sanatla uğraşarak ulaşırız. Profesyonellik bunun bir sonraki adımıdır ve bunun için konservatuarlar vardır. Bu arada festivaller düzenliyoruz, etkinlikler yapıyoruz ama bunlar eğlencedir.

Sanatı onbinlere ulaştırıyoruz

Bu noktada Beyoğlu Belediyesi neler yapıyor peki?

Beyoğlu’nda kültür sanat ve sporu on binlere ulaştırıyoruz. Her sene beş bin çocuğu Kefken kampına götürüyoruz. Onlara orada tiyatro müzik ve spor veriyoruz. Her yıl on bin çocuğa kültür gezisi yaptırıyoruz. Her sene beş bin çocuğa yüzme öğretiyoruz, on beş bin çocuğa kayak yaptırıyoruz, on binlerce insana sahillerimde yürüyüş yaptırıyoruz. İki bin çocuğu yurt dışına götürmüşüz. Her sene yirmi bin yetişkine semt konaklarında hizmet veriyoruz. İki tane kütüphanemiz var ve kayıtlı üyesi on bin. Bazılarını anlattım… Yıl içersinde dokunduğumuz insan sayısı, nüfusun yarısı… Kültür sanat ve sporu herkese yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.

Söylediğiniz gibi, Beyoğlu sanatçıların da olduğu bir ilçe. Bu elbette iyi bir şey fakat kimi zaman eleştirilerin dozunun artmasına da sebep oluyor; Emek sineması tartışmalarında olduğu gibi… Ne düşünüyorsunuz? Neydi sizce sorun?

Beyoğlu rotasını kültür endüstrisine ve turizme kaydırdı. Bunu yapmak için bir yandan binasını güzelleştirmeye, bir yandan işletmesini hijyenik yapmaya, bir taraftan sokaklarını ihya etmeye uğraşıyoruz. Çalışmalarımızda tarihsel dokuyu aynen koruyoruz. Fakat ihtiyaçlara karşılık verecek şekilde yeniliyoruz. Hayatımızdaki artık medeni ihtiyaçlar var. Bunları karşılayacak şekilde iç fonksiyonları evirmeliyiz. Pera Müzesi mesela tarihi bir binadır ve içi komple yeniden yapılmıştır. Dışarıdan hiç hissetmezsiniz. İki bina birleştirilmiştir. Emek Sineması'nda da bu tartışmalar yapıldı. Kimi insanlar bilmeden ya da siyaset yapmak inadına projeyi çarpıttı. Emek binasında da tarihi doku aynen korunuyor fakat içi medeni ihtiyaçlara karşılık verecek şekilde yeniden yapılandırılıyor. Bu gayet doğal değil mi? Binalar kullanılamaz noktaya gelsin daha mı iyi? Dolayısıyla Emek sinemasındaki eylemler ve tepkiler 'ayağı yeren basan eylemlerdi' diyemiyorum ben.

Emek ve Gezi'de niyet başka

Emek ve Gezi’de projeleri anlatamadığınızı düşünüyor musunuz? Bu noktada neler söylersiniz?

Emek sineması ile ilgili ilk zamanlar dedik ki galiba bir grup bu projeyi bilmiyor. Projeyi anlatan toplantılar yaptık… Bu toplantılarda eylemleri rol alan kimilerinin toplantılarda insanları konuşturmadıklarına ve toplantıları sabote ettiklerine şahit olduk. O zaman anladık ki: Burada iş başka… Biz bıkmadan usanmadan Emek ile ilgili neyin ne olduğunu anlattık ve toplum bunu algıladı. Çok bilendirdik. Gazetelerde ve televizyonlarda konuştuk. Gezi’de de aynı: Bu tip ani gelişen olaylar aslında toplumsal değil, bir yönlendirme sonucu çıkar, bugün bunu herkes biliyor. Dünyada da bunu görüyoruz… El birliği ile bir mekanizma çalıştırıldığına şahit oluyoruz, bunu gördük. Bunun yanında, Akdeniz insanı biraz da meraklıdır. Caddede bir olay olsun herkes toplanır. Bazı insanların da hayatları reaksiyonerdir… Bağırmak isterler. Salt bağırmak istiyorlar, bağırabilirler. Biz artık işimizi yapıyoruz.

Sanat ikinci mesele olamaz

Bulunduğunuz yerden baktığınızda, iktidar veya AK Parti'li belediyelerin 12 yıl boyunca kültür sanatı ihmal ettiğini düşünüyor musunuz?

Kültür sanat ve spor insan sermayesinin kalitesi için olmazsa olmazdır. İnsan sermayesi iyi olduğunda halk ne istediğini bilir ve çevre zaten güzelleşir. Son on yılda Beyoğlu çok gelişti ve bu insan sermayesi sayesinde oldu. İnsanların hayata bakışı şehre yansır. Beyoğlu’nda çevrede bir iyileşme görüyorsanız, insan sermayesi başta olmak üzere her şey iyileşiyor demektir. Bunun yanında Beyoğlu sanatçıların da olduğu bir yer. Dolayısıyla kültür sanat ile ilgili uluslararası organizasyonlar da düzenliyoruz. Ama bu başka bir iş: Kültür sanat faaliyetlerini organize eden profesyonel insanların önünü açıyoruz, buluşturuyoruz. Bunu her belediyeden beklemek doğru olmaz. Fakat kültür sanat ve sporu olimpik düzeyde herkese ulaştırmak bütün belediyelerin görevidir –diye düşünüyorum. Biz, belediyeler, herkese kültür sanat ve sporu halk eğitimler üzerinden insanlara yaygın bir şekilde vermiyorsak kültür sanat faaliyeti yapmıyoruz demektir.Kültür ve Sanat, bir lüks değil ihtiyaçtır. Belediyelerimizin kültür ve sanatı sadece izleyecek değil, icra edecek insan kaynağına katkı sunmasının zamanı çoktan gelmiş durumda.Siz çocuğunuzla bir tiyatroya gidiyorsanız bu bir eğlencedir, siz bir koroda yer alıyorsanız bu bir kültürdür.

Belediyenin ilk görevi halkla ilişkilerdir, ikincisi aç kalan yoksulları gözetip gerekeni yapmaktır. Üçüncüsü kültür sanat ve spordur.