Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının her zamankinden daha fazla sakinliğe, birliğe ve beraberliğe ihtiyacı var. Aksi takdirde hem ülke içinde hem de ülke dışında yaşananlar birçok tehlikeyi de beraberinde getirecektir.

Son yıllarda çözüm süreci, Balyoz ve 28 Şubat davaları, akil insanlar, Gezi Parkı gibi daha bir çok değişik nedenle ülkede kaos ortamı yaratılarak iktidar üzerinde baskı kurulmaya çalışılmaktadır. Bu olayların sadece öne çıkarılan gerekçelerden dolayı değil, ülkede demokrasiyi hazmedemeyen içimizdeki tahammülsüzlerle bunların işbirlikçisi iç ve dış mihrakların bir oyunu olduğunu artık herkes biliyor. Bir başka ifadeyle son yıllarda hem ülke içinde yaşadıklarımız hemde yaşadığımız coğrafyadaki olaylar birlikte düşünüldüğünde, bunların birbiriyle ilişkili ve dış güçlerin yıllardır Türkiye ve Ortadoğu üzerinde oynadıkları oyunların bir parçası olduğunu görmek artık hiç de zor değil.

Bir ülkenin en önemli sorunlarından birisinin kaosun ve savaşın devam ettiği ülkelerle komşu olması olsa gerek. Çünkü komşuda problem ne kadar büyükse, bitişik ülkelere yansımalarının da o kadar büyük olacağı muhakkak. Bunun en yakın örneği Suriye. Ortadoğu’da çıkar hesapları yapan ülkeler, her zaman olduğu gibi bugün de bu bölgedeki insan kanı üzerinden kirli hesaplarına devam ediyorlar. Çünkü akan kanın durdurulmasında Birleşmiş Milletlerde dahil hiç kimsenin acelesi olmadığını görüyoruz.

ABD’nin müdahalesi ile Suriye’ye huzurun geleceğini zannedenlere ise bunun bir rüya olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bunun en yakın örneği Irak. ABD müdahalesi ile katliamlar, insan hak ve hürriyetlerine yönelik ihlaller Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de durmayacak; aksine daha da artacaktır. Çünkü Suriye konusuna çözüm üretmek için toplanan ülkeler katliamları, demokrasiyi, insan hak ve hürriyetlerine yönelik ihlalleri çok da umursamayarak kendi çıkarlarına göre pozisyon almışlardır. Tıpkı Mısır, Irak ve diğer Ortadoğu ülkelerinde yaşananlara karşı takındıkları tavırlar gibi. Irak üçe bolünmüş Suriye’nin kaça bölüneceği belirlenmeye çalışılırken, bu ortamda Türkiye çıkarlarını korumak zorundadır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalanmış ülkeler kategorisine sokmaya yönelik çalışmaların olabileceğini de gözden kaçırmamak gerekir. Rusya’da yapılan görüşmelerin sonucundan somut bir karar çıkmamıştır. Bu durum Ortadoğu’da parçalanmış birçok yeni ülkenin ortaya çıkması için uygulanan senaryonun devam ettiğini göstermektedir. Parçalanmış ve güçsüz komşu ülkeler bölgemiz için olduğu kadar ülkemiz içinde birçok kaçınılmaz tehlikeleri beraberinde getirecektir.

Kim ne derse desin gidişat bunu göstermektedir.

16.09.2013