Taksim Gezi Parkı protestoları ile başlayan eylemler son günlerde Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi kapsamında bir kaç ağacın sökülmesiyle birlikte, başlangıçta iyi niyetle başladığını düşündüğüm protestolar, farklı bir boyut kazandı. Hükümeti devirme, ülkeyi kaosa sürükleme eylemlerine dönüştü. Türkiye’nin hem ekonomik hem de sosyal anlamda hızlı bir yükseliş içerisinde olduğu bir dönemde protestoların ülkenin birçok yerinde yapılıyor olması gerçekten düşündürücü.   Gezi Parkı nedeniyle yaşananları günlerdir yazılı ve görsel basında okuyor, takip ediyoruz. Bunlardan burada tekrar bahsetmenin bir anlamı yok. Ancak olayların dünyada en fazla turist çeken 6. şehir olma özelliğini taşıyan İstanbul’da ve bu kapasitenin yaklaşık yüzde 50’sini kendine çeken, ticaretini de artık turizme göre şekillendiren Beyoğlu’nda yaşanıyor olması, bizleri de bu konuda birkaç satır yazmaya itiyor. Çünkü vatandaşla birlikte bir sinerji oluşturularak, diyologla sürdürülen kentsel dönüşüm projelerinin hayat bulduğu Beyoğlu’nda, şiddet olaylarının yaşanıyor olması özellikle İstiklal Caddesi’nde hayatı durma noktasına getirdi. Bu durum hem turizm açısından, hem de Beyoğlu esnafı açısından oldukça kaygı verici. Dükkânları yakılan yıkılan, talan edilen, milyonlarca liralık zarara uğrayan Beyoğlu esnafı günlerdir endişeli bir bekleyiş içerisinde. Tek ümitleri bir an önce olayların sona ermesi ve Beyoğlu’nun eski günlerine geri dönmesi   Beyoğlu, kozmopolit bir ilçe. Adeta Türkiye ve İstanbul’un bir aynası. Türkiye’nin seksen bir vilayetinden binlerce insanın bir arada, birlikte yaşamını sürdürdüğü, birçok kültürün bir arada yaşandığı bir ilçe. Beyoğlu, turizm, kültür sanat, sinema, yeme içme ve eğlence endüstrilerinin bir arada bulunduğu dünyadaki nadir yerleşim yerlerinden bir tanesidir dersek yanılmış da olmayız. Son yıllarda yaşanan gelişmeler de ilçeyi cazibe merkezine dönüştürüyor. Tarihi kimliğine kavuşmak için çalışmaların hızla devam ettiği Beyoğlu’nda Tarlabaşı Projesi bu çalışmaların başında geliyor. Yine yaklaşık 80 bin kişiyi yakından ilgilendiren Okmeydanı Projesi ve Örnektepe Kentsel Dönüşüm Projesi, İstanbul’un en eski ilçesi ve yerleşim yeri olan Beyoğlu’nda değişimin ve dönüşümün habercisi.   Bir çok kişi tarafından dile getirilen, “Türkiye’nin özeti İstanbul, İstanbul’un özeti Beyoğlu” sözü aslında her şeyi ifade ediyor. Demografik yapı olarak, Giresunluların daha fazla bulunduğu ilçede, Sivas, Kastamonu, Erzincan, Antalya, Rize, Erzurum ve Mardin nüfusu öne çıkıyor. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’da, önemli dönüşüm projelerinin yanı sıra sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde gerçekleştirdiği kültür ve etkinlik projeleriyle, bu kozmopolit ilçedeki vatandaşları bir araya getiriyor.   Bu etkinliklerden bir tanesi de sekiz yıl önce başlatılan Beyoğlu Yerel Tatlar Festivali. İlçe sınırları içerisinde faaliyet gösteren, il, ilçe, köy dernek ve vakıflar ile birlikte organize edilen Yerel Tatlar Festivali’ne katılanlar kültürlerini, yerel tatlarını ve yöresel oyunlarını sergiliyorlar. Her sene katılımın artarak devam ettiği festival, ulusal ve yerel basında da geniş yer buluyor. Televizyon kanalları canlı yayınlarıyla festivali katılamayanlara canlı aktarıyor. Hasköy ve Sütlüce sahili başta olmak üzere ilçenin değişik yerlerinde yapılan bu etkinlikle, on binlerce vatandaş, birlikte yaşadığı komşusunun kültürünü, yemeklerini, değişik tatlarını, insanını yakından tanıma, tanıtma fırsatını buldu.   Kavgasız gürültüsüz, daima sakin ve huzurlu bir Beyoğlu’nda yaşamak dileklerimle sağlıcakla kalın...