Beyoğlu’nun kurucusu Sultan 2. Beyazıt Han’ın vefatının 500’üncü yılında Beyoğlu Belediyesi, sempozyum düzenledi. Sempozyum kapsamında Galatasaray Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Topkapı Sarayı Müzesi’nde konferanslar, sergiler ve söyleşiler gerçekleştirildi. Programların ardından Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ile asırlar önceki Beyoğlu’nu konuştuk.

Beyoğlu’nun tarihi derinliğini ilk ne zaman fark ettiniz? Belediye Başkanı olduğum gün, bir Kasımpaşalı olarak güncel olaylardan farklı olarak tarihi konularda yapacaklarım hakkında bir yol haritası çizdim. Beyoğlu tarihi ile yüzleştiğim ilk olayı unutamam. Bir gün İspanya temsilcisi görüşmeye geldi. Görüşmemizde bize şöyle dedi; “Burada Santana Kilisesi’nin arkasında eskiden İspanyol Kilisesi olarak çalışan bir kültür merkezi vardı. Buranın mülkiyeti ile ilgili problem yaşıyoruz. Burası malik vakfı olarak görülüyor ama aslında burası bizim hükümetimizin.” Ben de kendilerine ellerinde belge olup olmadığını sordum. Sultan 2. Beyazıt Han zamanında bize burası tahsis edilmiş. Divandan çıkmış olan belgemiz var deyince birden garip bir duyguya kapılarak tarihin koridorlarında dolaşmaya başladım. Bu yüzleşme açıkçası beni heyecanlandırdı. Niye size tahsis etmiş dediğimde ise “Sultan Beyazıt Han, Avrupa’daki hacılar buradan gelip geçerken İstanbul’a uğrasınlar ve ibadetlerini yapsınlar diye vermiş” dedi.

Adım Adım Beyoğlu’nun kurulumu nasıl olmuş? Beyoğlu’ndan söz edilirken bize anlatılan Beyoğlu isminin Venedik elçisinin oğluna ait bir evden aldığından bahsediliyordu. Fakat Beyoğlu tarihine baktığımızda üç safhadan geçtiğini görüyoruz. Birisi şimdi Kuledibi’nin olduğu 1450 yılına gittiğimizde ise Konstantine denilen bölge. Beyoğlu denildiğinde Pera, o günlerde Kuledibi ile birkaç sokaktan oluşuyor. Daha burayı şehir yapan ve burada kurumların kurulmasının zeminini hazırlayan bir süreç var. O sürece baktığımızda ve bugüne gelinmesinde ilk yapının Sultan Beyazıt Han’ın bu bölgeye gelmesi ile saray mektebinin buraya kurulması kararı ile oluştuğudur. Kuledibi’nden sonra Beyoğlu’nun kuruluşunun ilk binalarından birisi Galatasaray Lisesi binasıdır. İkincisi ise Galat Mevlevihanesi’dir.

“Beyoğlu” kelimesinde Sultan 2. Beyazıt Han’ın yeri nedir?

Beyoğlu’ndan bahsederken bütün dinlerin ve kültürlerin buluştuğu bir yer diyoruz. Bu bölgeden bahsederken bir anlamı ve tarihi olduğunu unutmamak lazım. Bu sürecin 2. Beyazıt Han’a dayandığını görüyoruz. Bu bizi neden ilgilendiriyor? Bizim belediye olarak en önemli vazifelerimizden birisi planlama yapmaktır. Koca bir şehrin planlamasını yaparken de şehrin kuruluş felsefesini ve karakterini unutmamak gerekir. Beyoğlu’ndan bahsederken Cenevizliler dönemine giderek Kuledibi’ni ve Galata Kulesi’ni es geçemeyiz. Beyoğlu’nun sembolü de Galata Kulesi’dir. Daha sonraki dönemlerde şehri geliştiren ve karakterini oluşturan dönem olan Sultan İkinci Beyazıt Han’dır. O dönemde eğitime destek vererek buraları inşa etmemiş, Galata Mevlevihanesi’ni kurmamış ve farklı mezheplere Sinagog, Kilise yapma fırsatı verilmemiş olsaydı bugün farklı dinlerin bir arada yaşamasından bahsediyor olmazdık. Sultan İkinci Beyazıt Han’ın neredeyse her taşın altından çıkmasına rağmen hiç bahsedilmediğini gördük ve bu sempozyumu gerçekleştirdik. Bizler İstanbul’dan, Beyoğlu’ndan bahsederken Sultan İkinci Beyazıt Han’dan bahsetmemiz gerektiğini anladık. Bu nedenle Sultan’a hakkettiği değeri verebilmek için bu duyguyla bir araya geldik. Burada Sultan İkinci Beyazıt Han’ı ölümünün 500.yıl dönümünde bir kez daha anmış oluyoruz.

"SULTAN II.BEYAZİT-I VELİ HAN" TANITIM VİDEOSU İÇİN BURAYI TIKLAYABİLİRSİNİZ.