" itemprop="articleBody"> AK Parti’nin kurulduğu günden bu güne kadar atlattığı badireler ve başta komşu ülkelerimiz olmak üzere diğer ülkelerde yaşananları birlikte değerlendirdiğimizde son günlerde yaşadıklarımız çok daha iyi anlaşılabilir.İktidarı döneminde pek çok sıkıntıyı atlatan AK Parti’nin ülkemize kazandırdığı ivme ve elde ettiği başarı göz ardı edilemez. Dünyanın birçok ülkesi ekonomik krizlerle boğuşurken, bu krizlerin ülkemizi teğet geçmesi AK Parti hükümetlerinin başarısıdır. Ancak ülkemizin geldiği bu noktaya önemli katkıları olan kadroların "paralel devlet yapılanması" ile mücadele adı altında artık gözden çıkarıldığını görmek son derece üzücü.

Gündemdeki son olaylarda en önemli aktörler şüphesiz hizmet hareketi olarak adlandırılan cemaat ve AK Parti Hükümeti. Ancak hizmet hareketinin, AK Parti hükümetine karşı ve onu yıpratacak faaliyetler içinde olduğunu anlamak biz sade vatandaşlar açısından çok da kolay değil. Çünkü inanç açısından, yaşayış açısından, dünya görüşü açısından aynı tarafta yer alan insanların birbirlerine karşı böyle bir eylem içerisinde olabileceği düşünülemez. En azından kitlesel olarak böyle bir eylemin gerçekleşebileceğini ben düşünemiyorum. Ayrıca dershane tartışmaları ile başlayan ve daha sonra yolsuzluk soruşturması ile derinleşen kavga, gürültü veya adını ne koyarsanız koyun, toplumda ciddi bir ayrışmaya ve kamplaşmaya neden olmaktadır. Son olaylarla başlayan tartışmalar arkadaşları, aynı evde kardeşleri, hatta karı kocayı birbirine düşürmüş, insanların kafasını karıştırmıştır. Acaba gerçekte neler olmaktadır?

Taraflar bu olaylar karşısında temkinli davranmak yerine yaptıkları sert açıklamalar ve yorumlarla ortamı daha da gererek sapla samanı birbirine karıştırmışlardır. Her iki tarafında tam olarak bu noktaya gelmek istediklerini düşünmüyorum. Ama gelinen noktada AK Parti tabanı sürekli tahrik edilerek, aslında AK Parti tabanı içinde de güçlü olan bir camia hedef tahtasına oturtulmuştur. Burada medyanın gücü de kullanılarak, tüm olanların sorumlusu camia gibi gösterilirken, hizmet hareketi ile ilgisi olmayan AK Parti içindeki diğer muhafazakâr kitle intikam yeminleri ile adeta bu camianın üzerine salınmaktadır.

Güçlü Türkiye, artık neredeyse önündeki yüzyılı planlamaya çalışan bir Türkiye. Şu bir gerçek ki şu anda buna en önemli katkıyı sağlayan da AK Parti İktidarına ve bu partiye oy veren insanlar. Biliyoruz ki birçok devlet ve birçok legal ve illegal uluslar arası kuruluş güçlü bir Türkiye’yi hiçbir zaman istemiyor. Burada yapılmak istenen aynı inanca sahip, düne kadar sarmaş dolaş olan bu insanları kutuplara ayırmak, birbirleriyle kavgaya sürüklemek, bunun için fırsat kollamak. Ülkemiz için en tehlikelisi ve içinden çıkılması güç olan durumda bu zaten.

Dershanelerin kapatılması kararı kısa dönemde böyle bir tehlikeli kutuplaşmanın bilinen başlangıcı oldu ya da fitilini ateşledi denilebilir. Çünkü Cemaatin de bu karara tepki göstermesi fırsatçılar için bulunmaz bir zemin oluşturdu. Zaten hazırda bekletilen, tamamlanmasına rağmen zamanında işleme konmayan, ülkede sansasyon yaratacak kirli dosyalar tam da bu zamanda ortaya çıkarıldı. Böylece tüm bu yapılanlar hizmet hareketinin bir planı gibi gösterilerek, hizmet hareketinin aslında AK Parti’yi bölme, Erdoğan’ı itibarsızlaştırma hareketi olduğunu göstermek amaçlandı. İstenildiği gibi de oldu ve 17 Aralıktan bu güne kadar gelişen olaylara baktığımızda bu planın tıkır tıkır işlediğini böylece bir taşla iki kuş değil birçok kuşun vurulduğunu görmek hiç de zor olmasa gerek.