Bir Youtube kanalına katılan Üstün Dökmen, başörtülü kadınlara yönelik sarf ettiği sözlerine tepkiler devam ediyor. Uzman Psikolojik Danışman Muhammed Soner, “Üstün Dökmen’in sözlerinin PDR alanını temsil etmediğini ve başörtüsüne karşı bakış açısının kendi kişisel fikirlerinden ibaret kabul edilmesi gerektiği” değerlendirmesinde bulundu.
Uzman Psikolojik Danışman Muhammed Soner, Üstün Dökmen’in sözlerinin PDR alanını temsil etmediğini ve başörtüsüne karşı bakış açısının kendi kişisel fikirlerinden ibaret kabul edilmesi gerektiğini ileri sürdü. Yüzlerce psikiyatrist, psikolog ve psikolojik danışmanın da bulunduğu terapist ara platformunun da yöneticileri arasında bulunan Soner, bu gibi açıklamaların meslek elemanlarını ve mesleği yıpratıcı olduğunu ifade etti. Soner, değerlendirmesinde, “Üstün Dökmen, ‘Trol, kafası çalışmaz, kitap okumaz’ gibi hakaretlerle kendi gibi başörtüsü konusunda düşünmeyenleri eleştirmesi gerçekten etikle açıklanamaz bir hoşgörüsüzlüktür. Bir psikolojik danışman öncelikle kendi gibi düşünmeyenlere hakaret edercesine yaklaşımlarla konuşmaz. Etikten söz ederken sergilenen bu tutum da gerçekten üzücü bir durumdur. Kendisinin mesleki bilgi birikimi bizlerden fazladır. Ancak bu kadar birikimle bu kadar temel meselelerde bu etik dışı tutumları etik adına söylemesi korkunç bir durumdur. PDR alanına verilmiş ciddi bir zarardır” dedi.

“Doğallık ve şeffaflıktan uzak bir empati veya etik anlayış olamaz”
Psikolojik danışmanlık için en temel ilkelerden birisi de kültürel duyarlılık olduğunu ifade eden Soner, “Kendi meslek elamanına inancının gereği gibi yaşamayı çok gören bir anlayışın kültürel duyarlılıktan, en aşina olması gereken İslam dinine sahip psikolojik danışmanların yaşam tarzlarına bu şekilde yaklaşımı kabul edilemez. Bu psikolojik danışmanların, kendi inançlarına aykırı yaşamasını isteyen bir anlayış demektir. Doğallığı, inandığı ve istediği gibi yaşamayı, şeffaf şekilde mesleğini icra etmeyi beceremeyen bir psikolojik danışmanın; Üstün Bey’in ifadesi ile ‘nötr, empatik ve etik’ olması beklenebilir mi?” diye konuştu.

Soner, sözlerini şöyle tamamladı:
“Üstün Dökmen Bey’in başörtüsüne dair vermiş olduğu, psikolojik danışma ortamında takım forması giyme, haç takma ve Atatürk resmi asma gibi şeylerin meslek etiğine aykırı olduğu yönündeki açıklamaları, alana sağlamış olduğu katkılar nedeniyle manüpülatif bir amaçla olduğu yönünde değerlendirmek istemiyorum. Ancak ikinci bir nokta daha var ki bir çok alan uzmanının aşikar şekilde bilmesi gereken ‘başörtüsü ve dini inanç arasındaki ilişkiyi’ bilmiyor olabilir. Bu örnekler ile başörtüsünü aynı noktada değerlendirmenin başka bir açıklaması olamaz. Takım forması evet, bir fanatik spor grubuna aidiyeti ilan eder. Ama başörtüsünü psikolojik danışma ortamında takan hiçbir meslektaşımın ‘ben Müslüman bir psikolojik danışmanım’ diye danışana ilan etmek için taktığını düşünmüyorum. Haç ile de başörtüsünü kıyaslamak gayet talihsiz olmuş. Haç takmadan psikolojik danışma ortamına giren bir Hristiyan psikolojik danışman dini inançlarına aykırı bir harekette bulunmuş olmaz. Şeffaflığı ve doğallığı bundan olumsuz etkilenmez. Çünkü inancının böyle bir emri yoktur. Ancak İslam’a inanan ve bu konuda İslam’ın emrine göre yaşamayı amaçlamış bir kadın meslektaşım başörtüsü takmak istiyorsa, dini inancı dahilinde zaruri bir şeyi yerine getirmiş oluyor. Bu farkları bilmeden bu talihsiz örnekleri vermiş ise hem kamuoyundan hem de meslek mensuplarından özür dilemesi beklenir. Manüpülatif bir dille provokatör bir amaçla söylenmediğini umarak bu özrü kendisinden bekliyoruz.”