Marmara Belediyeler Birliği İletişim
Platformu tarafından düzenlenen "Nüfus ve Zemin Ekseninde Olası İstanbul
Depremi" Konferansında konuşan Ersoy, geçen yıl dünya genelinde meydana
gelen afetler ve bunların etkilerinden bahsetti.
Ersoy, afetlerin bir bütün olarak
değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, afet olarak yalnızca
depremin akla gelmemesi gerektiğini belirtti. Afetlere hazırlanırken
bunun en kötü senaryoya göre yapılması gerektiğinin altını çizen Ersoy,
şöyle devam etti:
"İstanbul çevresi ve Marmara için bir
deprem hazırlığından söz ediyorsak en kötüyü düşünmemiz gerekir.
İstanbul 13 milyon nüfuslu bir yer. Yapısında 3,5 milyon konut olduğunu
düşündüğümüzde, riskin ne kadar büyük olduğu ortada. Eski depremlerde,
İstanbul sağlam bir zemin üzerinde yerleşmişti. Şimdi ise nüfus
genişlediği için daha hassas, mühendislik olarak daha zor, sorunlu
zeminler üzerine yapı stokları yerleştirilmiş. Dolayısıyla gelecek
depremlerde, nüfus ve zemin kaynaklı büyük bir afetin olacağını
düşünmemiz ve senaryo içine bunu koymamız gerekir."
Profesör Ersoy, afetlere karşı
alınması gereken önlemlere değinirken, ekonomik kalkınmanın önemini de
açıkladı. Depreme önlem olarak hayata geçirilen kentsel dönüşümün büyük
bir fırsat ve çağın en önemli projesi olduğunu dile getiren Ersoy,
kentsel dönüşümün mutlaka, şeffaf, anlaşılabilir, bilime dayalı,
sağlıklı biçimde yapılması gerektiğini söyledi.
Ersoy, afetlere karşı önlem almak için
devletin yanı sıra özel kurum ve kuruluşların da afet planlarının ve
risk azaltma planlarının içinde olması gerektiğini vurguladı. Ersoy,
"Geçen yıl meydana gelen afetlere bakıldığında en çok Asya kıtasının
etkilendiğinin görüyoruz. Afetler en çok yoksulları sever. Deprem,
kasırga, tayfun, heyelan, su baskını gibi farklı afetlerin yaşandığı
Asya kıtasının afet çeşitliliği, ölümcüllük ve yapısal hasarlar
bakımından da en üst sırada yer alıyor" dedi.
"DENİZLERDEN GELECEK TEHLİKELERİ GÖZARDI EDEMEYİZ"
Ersoy, Türkiye'nin etrafı denizlerle
kaplı bir ülke olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Denizlerden gelecek tehlikeleri gözardı edemeyiz. Tsunami de bunlardan
biridir. Marmara ve diğer kıyılarımız, tsunami açısından potansiyel
olarak tehlikeli yerlerdir. Türkiye'nin tsunami açısından en tehlikeli
yeri ise Güneybatı Anadolu'dur. Afrika kıtası, Ege ve Anadolu'nun altına
doğru daldığı için Endonezya'da 2004 depreminde ve tsunamisinde olduğu
gibi bir mekanizma var burada. Dolayısıyla burada büyük depremler ve
tsunamiler beklemek çok doğal" diye konuştu.
Programın ardından Marmara Belediyeler
Birliği Genel Sekreteri Züver Çetinkaya, günün anısına Ersoy'a tablo
takdim etti. Konferansa, belediye temsilcilerinin yanı sıra
akademisyenler de katıldı.