Menderesin kibarlığı, Erdoğanın Üslubu
kose-yazilari - 24-06-2013 00:10
Türkiye Türkiye olalı böyle organize bir olay görmedi. Ağaç
sevgisi ile dolu masum ve temiz yüzlü gençlerin başlattığı protestolar olarak
önümüze sürülen ve daha sonra farklı şekillerde devam eden Gezi Parkı protestoları,
bana göre iç ve dış mihraklar tarafından organize edilen ve Türkiyede
uygulanmak istenen çok daha büyük bir projenin parçası.
Tüm bu olayların esas teması ise bugüne kadar
gerçekleştirdiği yönetim şekli ve uyguladığı projelerle halkın büyük
çoğunluğunun sevgisini kazanan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip
Erdoğanın yıpratılmasıdır. Günlerce meydanlarda, yazılı, görsel ve sosyal
medyada, Başbakanı yıpratmak amacı güden açıklamalar ve tartışmalardan bunu
anlamak zor değil.
Ne garip; dünyanın en kibar Başbakanı Adnan Menderesi asan
ve Gezi Parkı olayları ile yeniden hortlayan, ülkeyi kaosa sürüklemeye,
hükümeti yıpratmaya, hatta devirmeye çalışan zihniyet, Başbakanın üslubunun
sert olduğundan bahsediyor. Güdümündeki iç ve dış kaynaklar aracılığıyla
pompaladığı yalan haberler ve iftiralarla, Başbakan Erdoğanı seçimle işbaşına
gelen bir Başbakan değil de halkın gözünde bir diktatör gibi göstermeye
çalışıyor. Buradan açıkça soruyorum. Acaba Rahmetli Menderesin üslubu da size
göre sert miydi? Yoksa Rahmetli Menderesin en büyük hatası bu kadar kibar
olması mıydı?
Başbakan Erdoğanın konuşma üslubunu eleştirenlerin sandık
yoluyla iktidardan indiremedikleri AK Parti ve onun genel başkanına yönelik
eleştirilerini yaparken, kendi seviyesiz üsluplarına, yalanlarına, iftiralarına
hiç ara vermeden devam etmeleri ise oldukça düşündürücü. Türkiyede tek partili
dönemlerin dışında, muhalefet partilerinin seçimle tek başlarına iktidara
gelemediklerini, sadece ihtilaller sonunda bir süreliğine ülkeyi idare
edebildiklerini, ilk seçimle birlikte de sandığa gömüldüklerini biliyoruz. Hal
böyle olunca, Başbakan Erdoğanın bizim yaptıklarımızı onlar hayal bile
edemezler dediği projelerinin karşısında proje üretemeyen bir kısım muhalefet
partileri, şu anda da iktidar olmak için başka yollara tevessül ediyor, adeta
provokatörler ile aynı safta yer alıyor; iktidar olmak için her yol mubahtır
prensibiyle hareket ediyor.
Gezi Parkı olayları ve devamında yaşananlar, Avrupa Birliğinin
tutumu ve ABD Dışişleri Bakanlığından sıkça yapılmaya başlanan açıklamalar bir
araya getirildiğinde, Türkiyede uygulanmaya çalışılan dış destekli çok daha
büyük bir proje için uygun bir zemin hazırlanmaya çalışıldığını görmek de zor
değil. Ben açıkçası Ortadoğu coğrafyasında son yıllarda yaşanan değişimler ve
bölgemizdeki son gelişmeleri bu açıklamalar ve olaylarla birlikte
değerlendirdiğimde, dış güçler ve içimizdeki uzantılarının ilerde Türkiyede
çok daha büyük provokatif eylemlere girişeceğini düşünüyorum.
Bu da benim ön görüm. Bu nedenle bizi bize kırdırmak isteyenlerin,
gelişmiş, huzurlu ve bölgesinde önemli bir güç olma yolunda önemli mesafeler
alan Türkiye üzerinde oynadıkları oyunlarını bozmak için uyanık olmamız ve
milletçe birbirimize kenetlenmemiz gerekiyor.